Bir öğretmen, bir öğrencinin hayatını, görünmeyen bir dokunuşla, sanki bir ressam boş bir tuvali renklendirirmişçesine değiştirebilir. Öğretmen, bizlerin dünyasına yalnızca bilgi değil, aynı zamanda umut, cesaret ve anlam da katmaktadır. Her ders, öğrenmeye açık zihinler için yeni bir kapı aralanır ve o kapıdan geçen her öğrenci, yeni bir dünyanın ışığına adım atar. Öğretmen, sadece akademik bir rehber değil, bir hayatın şekillendiricisi olur; bazen bir kelimeyle, bazen bir bakışla, bazen de bir sabırla. Kısacası küçük ama büyük bir dokunuştur öğretmen.
Bir çocuğun içindeki potansiyeli görebilmek, onu doğru şekilde yönlendirebilmek, sabırla şekillendirebilmek öğretmenin elindedir. Her gün karşısındaki öğrencinin yalnızca dersin sorularını değil, hayata dair derin soruları da taşıdığını unutmamalıdır. Bir öğretmenin gücü, sadece bilgiyi aktarmaktan ibaret değildir; o, aynı zamanda öğrencisinin kim olduğunu, neyi sevdiğini, korkularını ve hayallerini anlamaya çalışan bir yoldaştır. Nice çocuklar vardır ki evde görmediği sevgiyi okulda arar. Nice çocuklar vardır ki keşfedilmeyi bekleyen koy misali hayata atılmaya çalışırlar ve bir gün, o öğrenciler öğretmenin gözlerinden, her kelimesinden bir parça alıp, kendi yolunda yürüdüğünde, eğitimcilerin ardı önü kesilmez yolculuğu başlayacaktır. Çünkü bir öğretmen, bazen sadece bilgi değil, bir gülümseme, bir cesaret sözü, bir inançla da bir hayatı değiştirir. Onun izleri, öğrencisinin kalbinde, yaşamının en zor anlarında beliren bir yıldız gibi parlar. Her bir ders, bir yudum ışık, bir umut fısıldayışıdır bizlerin gözünde.
Gerek bizlerin gerek de tarihte önemli isimlerin parlamasına yardımcı olmuş nitelikli eğitimciler Helen Keller, Albert Einstein ve Oprah Winfrey gibi özel durumlara tabii olan öğrencilerin hayatlarına dokunmuşlardır. Helen Keller’ın hayatına giren öğretmeni, onun doğuştan kör ve sağır olmasına rağmen Helen’ın ellerinden tutmayı ve onun dünyasında yer edinebilmek için parmaklarıyla okumayı, Helen’ın yazdıklarını değerlendirmeye çalışmıştır ve Helen’ın nitelikli üniversitelerden kabul almasının önünü açmıştır. Her çocuğun hayatında onu koşulsuz destekleyecek bir mentorun önemini duyumsadığımız bu kısa anıda Helen’ın öğretmeni gibi nicelerinin gelmesini umut ediyoruz bizler.
Daha önce de belirttiğim gibi bir öğretmenin hayata dokunuşu yalnızca fiziksel değil, ruhsal bir bağ gerektirir ve bu bağı kurabilen özel öğrenciler ve öğretmenler arasındaki iletişim sürdükçe dünya nice mucizelere tanık olacaktır. Onlar ki bizlerle sözsüz bir bağ kurar; bazen gözlerinde bir yansıma olur, bazen elleriyle bir dokunuş. O dokunuş, bir kelimeye gerek duymaz; çünkü öğretmen, öğrenciye ne kadar değer verdiğini, ne kadar inandığını, ne kadar güvenli bir alanda olduğunu hissettirir. Bazen öğrencinin elinden tutmak a, b, c’den daha fazlasıdır; bazen o el, yıllarca süren yalnızlıkların ve hayal kırıklıklarının izlerini taşır. Öğretmen, bu izleri sabırla okur, öğrenciye asla etiketler ve yargılarla yaklaşmaz. Onun gözlerinde, her bireysellik, farklı bir evrende yankı bulur. Bir öğrenciyi desteklemek, onun yalnızca güçlü olduğu yönlerini değil, aynı zamanda en kırılgan olduğu anları da kabul etmekle mümkündür. Öğretmen, her zorlukta, her geri adımda, öğrencisini bir adım daha ileriye taşımak için yanında olur. Bazen bir gülümseme, bazen bir cesaret sözü, bazen de bir anlık sessizlik bile büyük bir fark yaratabilir.