Yüreklerdir insanların asıl gözü, kulağı, burnu, dili, eli. Gönül gözü diye bir şey vardır ve bu beş duyu organımız gibi çalışır. Her şeyi görür, duyar, hisseder. İyi bir yürekle bu katlanılması zor hayat bile güzel görünür çünkü hayatı katlanılmaz hale getiren insanlardır ve insanları insan yapan yürekleridir. İnsanın yüreği nasılsa öyle görür, duyar, hisseder.
Emily Bronte demiş ki ‘’ kötü bir yürek en sevimlileri bile çirkinden kötü yapar.’’ Bu sözün doğruluğu tartışılır ama iyi bir yüreğin insanı çok defa yanıltacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. İyilik insanı saflaştırır ve yavaşça gözüne bir perde indirir. Herkesi iyi ve sevimli gören bu yürek çok defa kandırılır çünkü iyilik bu dünyaya ait değildir ve insanlar bunu kullanır. Kötü yüreğe sahip olan insanlar kullanır iyi olanları çünkü onlar gayet farkındadır dünyanın işleyişinden. Denizde küçük balığın büyük balığa yem oluşu gibi burada da iyi insanlar kötü insanlara yem olur.
Kötü yürek daha korkutucudur çünkü iyi insanlar bir şekilde hayatı ve birçok şeyi severken kötü yüreği olan insanlar hiç bir şeyi sevemez ve hiçbir şeyden zevk alamazlar. Hayat bazen o kadar da kötü olmaz, hatta iyi olduğu zamanlar bile vardır ama kötü yürek onları bile hoş ve iyi göreme çünkü gözler kalbin aynasıdır. Öyle midir gerçekten? Gözlerimiz kalbimizin aynası mıdır yoksa biz mi uydurmuşuzdur bunu?
Sorun çıkaran hep kötü yüreklilerdir ama acısını hep iyi yürekliler çeker. Savaşları çıkaran hep kötü olanlardır ama savaşanlar ve savaşanı bekleyenle iyi olanlardır. Belki de artık iyi olanlar akıllanmalı ve kötü olanlara kafa tutmalı.
Peki ama kötüler niye kötü? Yaradılışlarından mı geliyor kötü olmak ya da çevreyle mi gelişiyor? Bebekler günahsızdır dediler bize eğer ki öyleyse ne suçları var da doğuştan kötüler? Hayır bence sistem öyle işlemiyor. Aileden gelmeli kötülük. Sevgi ve ilgiyle, doğru kararlarla, doğru yöntemlerle büyütülmüş bir çocuk nasıl kötü olabilir ki? Eğer ebeveynler çocuklarla iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı öğretirse o kötülük tertemiz kalplerine nasıl girebilir ki? Galiba çocuklara sevmeyi ve sevilmeyi öğretmeliyiz sayıları öğretmeden önce. Galiba çocuklara yaşamı, hayatı ve onları sevmeyi öğretmeliyiz. Çocuklara iyi bir yürekle hayatta kalmayı öğretmeliyiz. İyiliğin aptallık değil tam tersine dünyayı yaşanabilir kılan tek şey olduğunu anlatmalıyız. hayatın yaşanılmaya ve sevilmeye değer olduğunu ise herkese anlatmalıyız.