Soğuk bir kış gününde okul dönüşünde arkadaşlarım ile konuşarak evimin yolunu takip ediyordum. Genel olarak gün içerisinde olan eğlenceli olaylar hakkında olan bu konuşmalar yalnızlığımı gidermemi sağlıyordu. Yol boyunca kendileri ile konuştuktan sonra evime yaklaşınca artık arkadaşlarımdan ayrılma vaktim gelmişti. Normalden biraz daha farklı bir his vardı içimde. Evime yaklaştım, kapının kulpuna uzandım, kilidi açtım ancak içimden bir ses kapıyı açmamam gerektiğini söylüyordu.
Elimi kapının kulpundan çektim ve yavaşça uzaklaştım. Müstakil evimizin bahçesine açılan tarafındaki küçük boşluktan geçtim ve arka kapının penceresinden evin içini görmeye çalıştım. Sabah erken saatlerde evden çıkmam sebebiyle perdeleri de açmamıştım ve bu durum sebebi ile evi başka herhangi bir yerden görmek mümkün değildi. Her şey gayet normal görünüyordu, ben de içeri girmeye karar verdim.
Cesaretimi toparladım ve kapıyı açtım. Her şey yolundaydı, herhangi bir problem yoktu. Derin bir rahatlama hissinden sonra ayakkabılarımı çıkardım, paltomu astım ve ellerimi yıkamak üzere evin derinliklerine girdim. Üzerimi de değiştirdikten sonra artık biraz rahatlayabilir ve televizyon izlerken dinlenebilirdim. Tam odadaki kanepeye uzanacaktım ki yatak odamdan bir nesnenin düşme sesinin geldiğini duydum.
Evde benim dışımda kimsenin olmadığını bildiğimden ötürü bu durum beni fazlasıyla tedirgin etti. Elime yanımdaki sehpanın üzerinde durmakta olan masa lambasını aldım, yavaş ve kararlı adımlar ile sesin geldiği odaya doğru yürümeye başladım. Odama yaklaştığım her saniye kalbimin atış hızının arttığını hissedebiliyor, kalbimin sesini daha fazla duyuyordum. Elimi kapının kulpuna uzattım ve yavaşça kapıyı açtım. Kapıyı açtığımda gördüklerime inanamadım.
Odamda yatağımın ayaklarından birine bağlanmış tatlı yavru bir köpek ile tasmasına iliştirilmiş bir not bulunmaktaydı. Yatağımın yanında ise bu köpeğe ait olduğunu düşündüğüm bir mama ve su kabı bulunmaktaydı. Yatağımın üzerinde bıraktığım tenis raketimi bir şekilde yere düşürmeyi başarmış olan bu yavru köpek çıkardığı sesten dolayı irkilmiş olacaktı ki odaya girdiğimde titreyerek uzanmaktaydı. Sakince ona uzandım, kafasını biraz okşadım. Tasmasına iliştirilmiş notu aldım, okumaya başladım.
Notta bu yavru köpeğin yakın bir tanıdığımızın köpeğinin yavrusu olduğu yazmaktaydı. Notta belirtilene göre bu yavru köpeğin daha bir adı yoktu. Not kağıdının üzerinde herhangi bir şekilde bu yavrunun odamda bulunma nedeni ya da buraya nasıl geldiği belirtilmemişti. Ben de en sonunda ailemin geri kalanı işlerinden dönene kadar beklemeye karar verdim. Yavruyu aldım ve kanepenin üzerine uzanarak televizyon izlemeye başladım.
Televizyon izlerken uyuyakalmış olacaktım ki beni annem yüzüme bir miktar su dökerek uyandırdı. Hala yanımda uyumakta olan yavruyu uyandırmadan kanepeden kalktım ve anneme yavru hakkında merak ettiğim soruları sordum. Annemin söylediğine göre yavru normalde bana sürpriz olacakmış ancak babamın ve kendisinin acil toplantıları olması sebebiyle yavruyu ablam almaya gitmiş. Ablam ise her zaman olduğu gibi işini yarım halletmiş, köpeği benim odama bırakıp evden ayrılmış.
Tüm bunları dinledikten sonra anneme ve babama sürprizleri için teşekkür ettim. Yaşadığım küçük heyecanı onlara anlattıktan sonra yavruyu da alıp odama geçtim. Yavruya derin bir şekilde bakmaya başladım ve onunla geçirebileceğim onca günün hayaline daldım.