İnsanı diğer varlıklardan ayıran şey yaratılışından beri sahip olduğu düşünme ve hissetme yetisidir. Düşünüp taşınır, idrak etmeyi dener ve bir karara varır. Halbuki, bunlara rağmen insanoğlunun kararları çok sık değişim gösterir. Doğru sandığı veya savunduğu bir görüşten kendisine daha makul olan başka bir tane doğunca o görüşü savunmaktan vazgeçebilir. Kendisini dünyanın en mutlu insanı zannederken bir anda sanki yere çakılmış gibi de hissedebilir. Hatta, neyin doğru olduğunu bilmediği, ne hissettiğini anlayamadığı zamanlar vardır. Fakat, bu çok komplike varlığın daha ilk doğduğu zamandan beri ne olduğunu çok iyi bildiği ve onu tetikte tutan bir duygusu vardır. Bu his korkudur.
Korku da bana sorarsanız aşk gibidir. Yoğun ve gözünüzü kör eden bir duygu. Bu hissi başka bir tanesi ile karıştırmanız neredeyse imkansız. Korku sizi dondurur, kanınız içeriye çeker, doğru düzgün düşünmenizi engeller. Bunları ve belki daha fazlasını size korku yaşattırır . Şu da bir gerçek ki insan kendi içinde itiraf edemediği şeylerden korkar. O zamana kadar doğru sandıklarının yanlış çıkmasından, o çok istediği ve çabaladığı şeylerin aslında onun için bir bardak sudan farklı olmadığını görmekten korkar. Bu varlık en çok da kendi benliğini bulmaktan korkar. Herkesin kendisiyle ilgili olarak gerçek zannettiği ya da öyle olduğuna inandığı bir gerçekliği vardır ama bir olay, bir anı ya da bir kişi kendisiyle ilgili gerçekliğini alt üst edebilir. Çünkü, şu zamana kadar yarattığı kişinin aslında kendisi olmadığı gerçeği ile yüzleştiğinde onun için her şey bitmiştir. O asıl kişiyi bulmak için bir kostüme, maskeye ihtiyaç duyar. Kendini o maske ile değerlendirir, o kostüm ile fikirlerini beyan eder. Çünkü, o kılıf onu aslında olmak istediği şeye dönüştürür. Bazı insanların maskesi kahkahadır, gülünce işler onlar için daha kolaylaşır. Diğerlerinin de ağlamaktır mesela, o anlamadığı hislerin ve belirsizliğin ona yaşattırdığı paniği böyle yansıtır. Aynı zamanda bu maskeler onların kendilerini ölçmesi için bir araçtır. Dışardan değerlendirmek insanoğlu için çok kolaydır çünkü onu etkileyen bir şey yoktur. Fakat, eğer bu yargılamada kendisi söz konusu ise işin rengi değişebilir. Maskeyi takıp kendisine bakınca her şeyi fark eder, bunun nedeni o kişinin gülünce veya ağlayınca adeta farklı bir kişi olmasıdır. Yani, olay kendi kendini tartmaktan çıkmış; sanki farklı bir kişiyi değerlendirmeye dönmüştür. Gerçeğin ne olduğunu, derinlerde neyi arzuladığını ve benliğini görür. Ne yazık ki, o maske çıkarılınca her şey geri unutulur. Çünkü bu sefer yargılanan kişi karşısında değil, taşıdığı bedende onunla beraberdir.