Okulumuzda bir kamp gecesi formu dağıtıldı. Öğretmenimiz bu formu dağıtınca Masal ile benim içimizi heyecan ve mutluluk kapladı. Masal ile benim annem formu imzaladı. Bir türlü beklediğimiz gün gelmedi. En sonunda beklediğimiz gün geldi. Ben, Masal ile serviste beraber oturdum. Oyun oynadık ve uyuduk. En sonunda kamp yapacağımız yere ulaştık. Kampımızı kurduk ve akşam oldu. Ateş yakacaktık ve marşmelov yiyecektik. Ateş yakmamız için odunumuzun olması lazımdı. Öğretmen Masal ile benim odun toplamamızı istedi. Ve biz odun toplamaya gittik. Yürüdük, yürüdük odun bulamadık. Biraz daha yürüdük ve odun bulduk. Ama kamp alanından çok ama çok uzaklaştığımızı fark ettik. Ayrıca çok ıssız bir yerde olduğumuzu da anladık. Masal çok korkmuştu. Ben de korkmuştum ama belli etmemeye çalışıyordum. Bir anda yanımıza atı ile gezen bir kadın geldi. Masal ile ben kendimizi tutamadık, çığlık attık. Kadın dedi ki “Benden korkmanıza gerek yok. Benim görevim ağaçları korumak. Bu yüzden ormanda yaşıyorum. Ve ayrıca benim adım Eda”. Ben dedim ki “Niye böyle bir görev yapıyorsunuz? “Eda dedi ki “Çünkü bir sürü insan ağaçları kesiyor ve ormanı kirletiyor. Masal dedi ki “Peki insanlar ağaçları kesmeyi çalışıyorsa ne diyorsun?”Eda dedi ki “İlk önce onları nazikçe uyarıyorum. Eğer kesmeye devam ederlerse köpeğim Rosto’yu çağırıyorum, o havlayıp insanlar kaçıyor.”Ben dedim ki “Rosto’yu görebilir miyiz?” Eda dedi ki “Elbette.” Sonra Rosto’yu çağırdı. Rosto geldi. Onu çok sevdik ve okşadık. Masal dedi ki “Biz odun toplamaya geldik. Odun alabilir miyiz. “Eda dedi ki “Size vereceğim. Ama bazı odunlar ağaçlardan yapılmamış. Onlardan vereceğim. “Olur dedik. Eda bize kamp alanını gösterdi. Kamp alanına gittik. Öğretmenimiz neden bu kadar geç kaldığımızı sordu. Çok uzun hikaye olduğunu söyledik. Ateş yaktık ve marşmelov yedik. Çok güzel bir kamp geçirdik.