Cuma akşamıydı, uzun bir süre yurt dışına gideceğim için arkadaşlarım bana veda partisi ayarlamıştı. Sevdiğim, değer verdiğim hatta çocukluk arkadaşlarım bile gelmişti partiye. Çok güzel bir ortam vardı herkes birbirleriyle oldukça anlaşıyorlardı. Parti sonrasında arkadaşlarımla arabaya binip sahile indik ve gece yarısında denize girdik, tabii iş yoğunluğundan dolayı denize giremem ve gezemem de o yüzden o akşam ve gece oldukça eğlenmiştik. Eve geldiğimde yaptığım ilk şey yatağıma girip uyumaktı. Öyle bir uyumuşum ki uykuya nasıl daldığımı hatırlayamadım.
Yatağıma girdiğim anda rüyam başladı san ki. Rüyamda ise, küçük bir oda içinde bulunuyordum. Oda tıpkı bir kare gibiydi bir tek ben ve beyaz duvarlar kapı dahi yoktu ama ışık vardı işik kaynağı ise o da yoktu. Yani her şey oldukça gizemli ve korkunçtu. Ne yapacağımı bilemediğim için birden bire bütün duygularım üst üste geldi ve ağlamaya başladım. O kadar ağlamışım ki bir an ne göz yaşım kaldı ne sesim kaldı. Odada bir tek ben ve ruhum bulunuyordu, bedenim ise o da kayıp olmuştu. Korkudan kalan azıcık sesimle bağırmaya başladım. Bütün duygularım artık yok olduğu için ne kadar yüksek bir ses olduğunu anlayamadım ama bir anda kapı açıldı anlayamadım ne olduğunu kapı yok zannetmiştim. Kapıyı açan bayan ise hemşire ve bana dediği tek şey ‘korkma’ ben ise aklımda soru işaretlerle hemşireye bakiyordum. Kapıdan adım atar atmaz hemen hemşire hasta yatağı getirip hasta odasına götürdü. Hala neler olup olmadığını anlamış değilim. Sesim yok konuşmak ya da bağırmak için, öylece kalmıştım. Odaya girdiğimde ise bir kadın bekliyordu. Kadını bir yerden tanıdım gibi hissetim fakat kadın türbanlıydı sadece ve sadece gözleri açıktı. Gözleri ise okyanus mavisi kadar mavi ve kaşları ise harika görünüyordu. O an da tek anladığım şey ise kadın önümde ağliyordu. Göz yaşlarını zor tutuyordu. Kadın benimle vedalaşmak isteyince yanıma gelip ‘sen çok güçlü bir kızsın, seni seviyorum ve asla hiç bir şeyden korkma” diyip gitti. O anda hemen sesim geri dönmüştü ve hemen ‘kimsin sen!’ diye bağırmaya başladım ve bunu derken kendi sesimi duydum meğersem uyanmışım…
Sabah kalktığımda ise aklımda birsürü soru işaretleri vardı acaba neden böyle bir rüya gördüm diyip. Hayatımda hiç bir defa bu takmamıştım bir rüyaya. Kafama takmamaya özen gösterdim çünkü yarın beni up uzun bir yolculuk bekliyordu Amerika’ya gidiyordum, kafamın rahat olmasını istiyorum. O gün boyunca o rüya hiç aklıma gelmemişti fakat, sonraki gün havaalanına giderken ve pasaport kontrolünü geçtikten sonra uçağa doğru yol almıştım. Oldukça heyecanlanmıştım, ilk defa hayatımda bu kadar uzun bir süre boyunca ailemden binlerce kilometre uzak bir yerde yaşamaya ve çalışmaya gitmek için yol aliyordum. Uçağa binerken türbanlı bir kadın bana bakıp duruyordu ben ise ona fazla bakmamaya karar verdim. Uçağa bindiğim anda uykum geldi ve hemen uyumaya başladım. O kadar yorgundum. Uçak New York’a tekerlerini yer yüzüne bıraktığı anda uyandım. Gözlerimi açtığımda bana bakan bir çift göz gördüm. Evet, hatırladım, onu tanıyorum. O bayanın mavi gözleri vardı. Sanırsam rüyamda gördüğüm kadındır o. Bana yaklaşarak ‘korkma’ dedi sonrasında hemen uçaktan çok üzgün bir şekilde hatta, ağlamak üzeryeken uçaktan inip çıktı. Bir daha da görmemiştim. Şunu anladım ki acısı kalırmış son sözü söyleyenin.