Korkma, Değmez Bunu Kaybetmeye!

Bir sabah, Serkan her zamanki gibi işe gitmek üzere erkenden uyanmıştı. Penceresinden dışarı baktığında, şehrin üzerini kaplayan gri bulutların varlığı ona bir ağırlık hissettirdi. Yağmur damlaları cama vururken, içindeki huzursuzluk daha da belirginleşti. Uzun zamandır peşini bırakmayan bir düşünce vardı: “Hayatımda gerçekten ne yapıyorum?”

Serkan yıllardır aynı işte çalışıyordu, sabah dokuz akşam beş, düzenli bir hayat. Ancak bu düzen onu tüketiyor, her gün aynı döngüde sıkışıp kalmış gibi hissetmesine neden oluyordu. O sabah yine aynı sorular zihninde dönüp durdu: “Gerçekten istediğim bu mu, yoksa hayatımı boşa mı harcıyorum?”

Oturduğu yerden kalktı, bir fincan kahve yaptı ve bilgisayarını açtı. Görev listesindeki işleri gözden geçirirken, aklına bir fikir geldi. Neden bu sabah farklı olmasın? Neden kendisine yeni bir yol açmasın? İçindeki o sessiz fısıltı, “Değişim zamanı geldi,” diyordu. İşini bırakmak, her şeyden vazgeçmek belki de çılgınca görünebilirdi ama Serkan bir süredir içinde büyüyen bu cesareti daha fazla bastıramayacağını biliyordu.

Uzun süredir aklında bir plan vardı. Kendi işini kurmak, özgürce çalışmak ve hayalini kurduğu projeleri hayata geçirmek istiyordu. Ancak her defasında bu düşünceden korkmuş, güvenli işine tutunmuştu. Fakat o gün, içindeki ses daha güçlüydü. Bilgisayarının başına oturup iş yerinden istifa dilekçesini yazmaya başladı.

Tam gönderecekken tereddüt etti. “Ya başarısız olursam?” diye düşündü. Bu düşünce kalbini hızla çarptırdı. Ama ardından, “Ya başarılı olursam?” diye bir başka soru belirdi zihninde. Serkan, başarısız olmanın korkusuyla yaşamaktansa denemeye değer olduğuna karar verdi. Derin bir nefes aldı ve dilekçeyi göndermeye tıkladı.

İşte o anda, verdiği en iyi kararın bu olduğunu hissetti.

(Visited 4 times, 1 visits today)