Kopyala Yapıştır

Film ve diziler özellikle son dönemlerde dünyanın her yerine ulaşmaya başladı. Durum böyle olunca senaryo ve konu için eski yazılara veya üretilen eserlere yönelim başladı. Sistemin seri üretim haline geçmesinden mütevellit film ve diziler önceden kurulmuş yapıtların üzerine kuruluyor. 

Daha kolay olduğu kadar daha da hesaplı oluyor birçok yapımcı için. Burada bir problem ortaya çıkıyor. Milyonlarca eser sahiplerinden habersiz kullanılıyor. Artık dil engellerinin de yavaş yavaş yalan olmasıyla yazarların eserlerini korumaları zorlaşıyor. Bazen karakterlerde ad değişikliği yaparak bazen yan senaryo ekleyerek hikaye başkalaştırılıyor. Dolayısıyla para ödemeden yepyeni bir yapıma sahip oluyorsunuz.

 

Yazarın fazlaca ünlü olduğu durumlarda farklı sorunlar boy gösteriyor. Kitap mı film mi daha iyi tartışması başlıyor. Yönetmenin ufak veya büyük değişiklikler yapması yazarı zor duruma sokuyor. Çoğu film bu yüzden beyazperdeye uyarlanamıyor. Bir romanın dizi veya filme dönüşmesi halinde kitabın ne derecede değiştirilmesi gerektiği her zaman gerginlik yaratır. Aktörlerin uygunluğu, yönetmenin tarzı, bütçe, seyirci kitlesi ve daha fazlası…

 

Başka bir açıdan bakarsak bunun film ve dizi sektörü için yaratıcılığı körelttiğini söyleyebiliriz. Bu demektir ki edebi sektörün gelişimi ilerledikçe film ve dizi sektörü onun ardından bitişi ilerleyecektir. Oysaki görsel ve işitsel bir ortama sahip olmak yapabileceğiniz şeylerin derinliğini bolca arttırır. Ve bu şekilde boşa harcandığını görmek beni çok üzüyor. İyi projeler yok değil ancak özellikle Türk film ve dizilerde büyük bir tekrar problemi var. 

 

Bu sorunların çözümü küçük yapımlara destek olmaktır. Yeni bir fikrin medyaya hakim olması için sanat filmlerinin ve özellikle senaryo yazarlarının önem kazanması gerekli. Tabii ki tek problem yaratıcı olmamak değil, sürekli sansürlenmek ve kısıtlanmak. Bu da insanların yayımlanmış bir edebi eseri ve güvenli olan yolu seçmesine neden oluyor.

 

Şu da doğrudur ki geçmişten günümüze gelen sayısız film ya da dizi uyarlamadır. Her zaman eserler dönüştürülecektir ancak bu boyutta ve maddi kaygılar sebebiyle gerçekleşmemelidir. Eğlence için insanların başvurduğu platformlar aynı olursa bu iki taraf için de dezavantajlı olacaktır. 

 

Eserlerin filmlere dönüştürülmesi de avantajlara sahiptir. Kitabın gerçek hayata taşınması onun hayranları için farklı bir anlam taşır. Okurlar kendi kafalarındaki evreni ekranda görünce okuma ile hissedilemeyecek duygulara sahip olabilir. Dolayısıyla sadece kitaplar için bile büyük bir promosyon şansı doğurur. Yazarlar böylece neyin daha çok sevildiğini ve insanların isteklerini daha iyi kavrar. Bunu sebebi çoğu kültürde yazarların toplumdan uzak kalmasıdır. Ayrıca bazı yazarların hayatını devam ettirmesine de yardımcı olur. Bir filmin veya dizinin bir eserden oluşturulması ve kabul edilmesi yazarın kitap yazarak elde edemediği koşullara ulaşmasını sağlayabilir.

 

Uzun lafın kısası insanlar için faydalara sahip olsa da film ve dizilerin edebi eserlerden yapılması her zaman iyiye işaret değildir. Eğer yapılacaksa hem yazara hem okuyucusuna hem de esere saygılı bir şekilde yapılmalıdır. Herkesin mutlu edilmesi imkansız olsa da izleyicilerin fikirlerine kulak vermek önemli. Film ve diziler herkes içindir. Ve bence, ortada bir eser varsa izleyici kitlesi okurlarını ve sadece eseri bilenleri aşmalıdır.

(Visited 113 times, 1 visits today)