Uzun bir aradan sonra ilk kez antrenmansız bir hafta sonuydu. Salgın başlamıştı, yüzmeye de bu sebeple ara verilmişti. Sabah erken kalkmak zorunda olmadığım için gece çok geç yatmıştım. Cumartesi sabahı kahvaltısını hep severim. Uyandım ve sabırsızlıkla mutfağa gittim. Gördüğüme inanamadım. Annem ve babam da henüz ne olduğunu tam anlamamışlardı. Yüzlerinde hem gülücükler hem de şaşkın bir ifade vardı. Gözlerini ayırmadan Shadow’a bakıyorlardı.
Shadow beni görünce her zaman olduğu gibi koşarak yanıma geldi ve işte o anda neler olduğunu anladım. Shadow bana “Günaydın Dorişko!” demişti. Şaşkınlıktan ben de ona sadece “Sana da günaydın koca kafa.” diyebilmiştim.
Anneme ve babama şimdi ne olacak, diye sordum hemen. En büyük korkum birilerinin gelip onu bizden almasıydı. Babam böyle bir şeyin asla olmayacağını söyledi. Rahatlamıştım. Sonra oturup ailece plan yapmaya başladık. Önce salgının bitmesini bekleyecektik. O sırada Shadow’un konuşmasını daha da ilerletecektik. Bir yapımcı, reklam ajansı gibi birilerine ulaşıp Shadow’u bir dünya starı yapacaktık. Filmlerde ve reklamlarda rol alacaktı Shadow ve bu sayede ben de bazı filmlerde olacaktım.
En komik olan şeyse Shadow’un sürekli “Karnım acıktı kızım. Ne zaman mama vereceksin?” diyerek bütün sabah peşimde dolaşmasıydı.
Sabırsızlıkla arkadaşlarımı arayıp bunu anlatmak isterken birden annemin “Dora, haydi uyan artık!” diye seslenmesiyle uyandım. Baktım koca kafa da yanımda horul horul uyuyordu.
Belki de bu en iyisi olmuştu. Film starı bir köpektense ben gözleriyle her şeyi anlatan oğlancığı tercih ederim.