Yıl 2027 insanlık ilk defa zamanda ileriye gitmeye çalışacak. Deney faresi ise bendim. Çok heyecanlı ama aynı zamanda çok korkuyordum. Acaba geri dönebilecek miydim veya ailemi bir daha görebilecek miyim diye telaşa kapıldım. Bu insanlık tarihin değiştirecek bir icat olacaktı. Karşılığı çok fazla paraydı bu yüzden deney faresi olmayı kabul ettim. Acaba gelecek nasıl bir yerdi çok merak ediyordum.
Giderken beni bayıltmak zorunda kaldılar çünkü geleceğe gidişin nasıl bir etki bırakacağını kimse bilmiyordu. Uyandığımda başım çok ağrıyordu. Etrafıma baktım ve normal zamandan bir farkı olmadığını fark ettim. Etrafa bakaya gitmeden önce kameramı açtım ve etrafı göstermeye başladım. Gelecekle ilgili düşüncelerimi anlatmaya başladım. Etrafı göstermek için ilerledim ama etrafta kimse yoktu. Bağırdım ama hiç bir şey olmadı. Bir anda arkamda koşan bir şey olduğunu duydum ve birde ne göreyim! Koşan şey bir köpekti. Çok tatlıydı onu sevmeye başladı ta ki ne yapıyorsun diyene kadar. Çok şaşırmıştım ama daha çok korkmuştum. Korktuğumu çok göstermemeye çalıştım sonuçta burası gelecekti. Köpek bana “Buralarda yeni misim?” diye sordu. Bende evet dedim ve çaktırmadan video kaydı almaya başladım. “Gel sana etrafı göstereyim.” dedi. Köpeği takip etmeye başladım. Köpeğe “Beni nereye götürüyorsun?” diye sordum. Köpek cevap vermedi. Bir an rüyada olduğumu düşündüm ve kendimi tokatlayıp uyandırmaya çalıştım. Rüya değilmiş. Ben niye bir köpeği takip ediyorum hala anlamış değilim. Uzun bir süre yürüdükten sonra köpek vardığımızı söyledi. Ama etrafta sisten başka hiçbir şey göremiyordum. Yukardaki güneş bir anda önümüze vurdu. İşte o güneşin altında geleceğin şehrini görmüştüm. İnsanlar ve konuşan hayvanlar. Çok ilginçti aynı biz insanlar gibi onlarda konuşabilip bizim gibi düşünebiliyorlardı. Hayvanlarda insanlar gibi okula gidiyor ve çalışıyordu. Bazı hayvanlar insanlar gibi yürüyebiliyor. Asıl korkunç olan şey büyük hayvanların insan gibi yürüyebilmesi. Her şeyi kayıt etmeye başladım. Çok huzurlu bir şehre benziyordu ta ki aranıyor posterlerini görene kadar. Korkunç olan şey işlenen suçların bazıları hayvanlar tarafından yapılması. Köpek beni şehirde dolaştırmaya başladı. Çok acıkmıştım ve köpekte bunu anlamıştı. Beni sokak lezzetlerine doğru yürüttü ve yoldan bir sosisli aldı bana. Yemeği yerken aklıma bu etin nasıl elde edildiği sorusu geldi. Köpeğe “Eti nasıl elde ettiniz?” diye sordum. Köpek “Bunu öğrenmek istemezsin” dedi. Sosisliyi daha fazla yemek istemedim ve çöpe attım. En sonunda köpeğin gitmesi gerekti. Ona her şey için teşekkür etim. Sırada geri dönüş vardı. İnsanları ve hayvanları korkutmak istemedim bu yüzden geçmişe müsait bir alanda gitmek istedim. Ama bir sıkıntı vardı. Geçmişe giderken bir şekilde bayılmam lazımdı. Kendimi nasıl bayıltabilirdim ki. Belki en büyük korkum bayılmamı sağlayabilirdi. İnsan gibi yürüyen bir fil. Bunu hiç yapmak istemiyordum ama başka seçeneğim yoktu. Aleti bayıldığımda beni geri götürecek şekilde ayarladım ve bir fil aramaya gittim. Yolumun üstünde bir lunapark vardı. En sevdiğim eğlence merkezi. Kendimi tutamadım bu yüzden gittim. Her makinanın önünde uzun bir sıra vardı bende sırası olmayan bir makinaya bindim. Makinaya bindiğimde çok eyleneceğimden emindim ta ki bunu bizi hava uçuracağını öğrenene kadar. Yükseklik bir numaralı korkumdur. Kendimi motive etme çalışıyordum ta ki yanıma bir fil oturana kadar. Çok korkmuştum inmek istiyordum ama müsade etmediler.
En son hatırladığım şey havaya uçtuğum ve filin bağırmasıydı. Yaşadığım her şey sondaki paraya değer miydi. Emin değilim ama benim için müthiş bir iyi ve kötü bir deneyim oldu