Kontrol Kimde?

Hareketlerinizi kontrol edebilirsiniz.

Bir karar alıp bu kararı hemen uygulayabilirsiniz.

Yolda gördüğünüz herkesle konuşabilir, en yakınlarınızı bir anda hayatınızdan çıkarabilirsiniz.

İçinde yaşadığınız dünyanın gerçek olduğuna inanabilirsiniz.

Her şeyin bir simülasyon olduğu düşüncesinde kaybolabilirsiniz de.

Yaptığınız hareketler, konuşma ve düşünme biçiminiz, inançlarınız… Farkına varabildiğiniz her şey sizin kontrolünüzdedir. İnsan düşüncelerini kendi şekillendirir ve bu doğrultuda kararlar verir. Fikir dünyanızda şekillenmiş her davranış sizin bir ürününüzdür ve hayatınızı siz yönlendirirsiniz.

En azından böyle düşünebilirsiniz.

Her şeyin önceden bir dış güç tarafından belirlenmiş olduğu veya bilinen adıyla “kader” inancı insanlığın ilk çağlarından itibaren oldukça yaygın bir görüş olmuştur. Kimi insanlar kendilerini yaşama yön verecek güçte görmediğinden kimileriyse bu gücün getirdiği sorumluluktan hoşlanmadıklarından kader anlayışını benimser. Birçok insan kendilerinden üstte bulunan bir güce inanır. Bazılarıysa bu inancı tamamen reddeder. Herkesin hemfikir olduğu -belki de tek- nokta ise insanın inkar edilemez şekilde güçlü olduğudur. Bu güç fiziksel değildir, insanın diğer canlıları ve doğayı kolayca kendi yararına kullanabilmesini sağlayan düşünme gücüdür.

Düşünme gücünün sağladığı kontrol ve üstünlük hissi bir süre sonra insan benliği için vaz geçilemez hale gelir ve bu doğrultuda kendimizi üstün hissettirecek yeni yollar ararız. Pek çok icadın ve toplumsal gelişmenin arkasındaki neden; ileride olma ihtiyacı, doğayı geçme arzusudur. Bu istek doğrultusunda da insanlar her “düşmanı” olduğu gibi doğayı da analiz etmiş, en basit parçasına indirgemişlerdir. Doğanın ve tüm varlığın en temel yapı taşı ise insanların uzun süredir kontrol altında bulundurduklarını düşündükleri bir olgudur.

Rakamlar.

Dünya üzerindeki her varlık, dolayısıyla insan da, rakamlarla açıklanabilen belirli bir düzene göre var olmuştur. Bunun anlaşılması üzerine de başka bir soru ortaya çıkar: Var oluşun arka planındaki rakamlar mı insanları kontrol eder yoksa rakamları ürün olarak değil araç olarak kullanan insanlar doğaya karşı bir zafer mi elde etmişlerdir? Başta sıklıkla sorulan “tavuk-yumurta” sorusuna oldukça benzediği düşünülebilecek olan bu soru hakkında farklı görüşlerin olması, elbette ki, normaldir.

İnsan kontrol sahibi olmaktan oldukça hoşlandığından mevzubahis soruya sıklıkla verilen cevap insanların rakamları kontrol ettiği yönündedir. Fakat bu cevabın verilmesinde bile ancak rakamlarla açıklanabilen bir düşünce süreci söz konusudur. İnsan hayata geçirdiği ve hatta hayatının büyük parçası haline gelmesine izin verdiği pek çok buluşa rakamlar sayesinde ulaşmıştır. Rakamları kontrol etme isteği ise sadece rakamların hayatta daha çok yer tutmasına olanak vererek gerçekleştirilebilir.

Aklınıza gelebilecek her türlü düşünce, her ne kadar size ait soyut bir olgu olduğunu düşünseniz de, sayısal olarak açıklanabilecek duyumlar bütünleridir. İnsan davranışlarının nedenlerinin bilim, ve dolayısıyla sayılar, ile algılanması ve tahmin edilebilmesi mümkündür ve araştırmalarla desteklenmiştir. Yani size ait olduğunu düşündüğünüz her fikir öncelikle rakamların eseridir. Bu nedenle, rakamlardan yaratılmış fikirlerle rakamları kontrol edebileceğini düşünmek insan aptallığının en net örneklerinden biridir. Rakamları kontrol ettiğine inanan insan herkes çıplak olduğu için kendine gülerken yeni elbiseleri yüzünden övüldüğünü zanneden krala benzer. Halk güldükçe kral kendini daha çok gösterir, halkın eğlence kaynağı olur.

Sonuç olarak insan, rakamları egemenliği altına almaya çalıştıkça rakamların egemenliği altına girer.

(Visited 12 times, 1 visits today)