“Armut piş ağzıma düş.” deyimini büyük bir ihtimalle duymuşsunuzdur, duymamışsanız ise şuan öğrenmiş oldunuz. Bu deyimin anlamı ise “ben hiç emek vermeksizin her şey hazır olup ayağıma gelsin.” şeklinde açıklanabilir.
Birçok insan konfor alanlarından çıkmak istemeyebilirler, mesela okula giden bizlerin sabahları yataktan çıkmak istemememiz gibidir. Ama bir insan konfor alanındayken genellikle çok bir şey yapmayabilir. İnsanlarda erteleme düşüncesi uzun sürelerdir vardır, bu erteleme bilinci genellikle bir şeyi çok normalden daha sonra veya hiç yapmamaya sürükleyebilir.
Bunlar normal şeylerdir ama eğer başarıya ulaşmak istiyorsak bu konfor alanının dışına çıkmamız gerekir. Çünkü insan beyni duygu olarak ikiye ayrılır, bunlardan biri akılcı davranışları düzenlemekle görevli üst beyin, diğeri duygularla hareketi de düzenlemekte rol alan alt beyindir.
Üst beyin duygularına hâkim olan, aklı başında kararlar alabilen tarafımızdır. Ve beynimizin bu tarafı gelişirse muhakeme ve irade gücümüz artar.
Alt beynin bir bölümü duygularla hareket eden alanımızdır. Bu bölüm haz almamızı düzenleyen ve kontrol eden bir kısım beyin yapısını birbirine bağlar. Zevk alma gibi varlığımızı devam ettirmemizde önem taşıyan eylemleri tekrar etme konusunda motive olmamızı sağlar. Yani beynin alt bölümü zahmetten ve keyfimizi bozmadan kaçınabilir. Bu kısım kötü alışkanlıklarımızı değiştirmememiz konusunda baskı uygular, ama en önemlisi erteleme içgüdümüzü de bu kısım yönetir.
Bundan da kurtulmak için ertelemenin zevkli değil, tam aksine ne kadar bizi başarıdan uzak tuttuğunu kendimize hatırlatmak gerekir.