1532 yılında soğuk bir kış akşamıydı ve her zamanki gibi ormanın derinliklerinden kurtların bağırışları duyuluyordu. Kaan’ın içinde göz ardı edilemeyecek derecede bir huzursuzluk vardı. Köyünde pek çok kez kurtların saldırısına uğramışlardı. Fakat hepsinde 3 erkek kardeşi, bir kız kardeşi ve annesi ile evde kalıp babasının kurtları uzaklaşmasını beklemişti. Fakat bu sefer hisleri başka söylüyordu. Kurtların hırlamaları ve uluyuşları çok daha yakından geliyordu, sanki köyün savaşçıları onları durduramamış gibiydi. Uzun bir sessizliğin ardında köy acı dolu bir bağrış sesi duydu. Maalesef bu ses küçük kardeşi Erdem’in haykırışından başka bir şey değildi.
Yavaş yavaş gün doğmasıyla birlikte köy halkı duydukları çığlığın sahibini aramaya başladılar. Kaan’ın babası da annesi de çok telaşlıydı. Bir müddet sonra Erdem’in yerde kanlar içindeki bedenini buldular. Annesi Melisa bu manzara karşısında yıkıldı. Babası Volkan da bütün suçu Kaan’a attı. Çünkü herkesi eve Kaan’ın toplaması gerekiyordu fakat bir şekilde Erdem gözünden kaçıvermişti. Zaten babası Kaan’ı hiç sevmemişti. O günden sonra Mikela ailesi kurt adamlara karşı bir önlem almaya karar verdi. En eski cadı soyundan gelen Melisa ailesini insanüstü güçlere kavuşturacak bir büyü yapmaya karar verdi. Herkesten büyük bir kazana üçer damla kan damlatmasını istedi. Ardından büyüler okuyarak kazanı karıştırdı ve kazandaki sıvıdan herkese birer bardak verdi. Kaan sıvıdan bir yudum aldı ve kendini yerde bulması bir oldu. Uyandığında inanılmaz derecede bir susuzluk çekiyordu. Fakat ters giden bir şeyler vardı susuzluğu su için değil de kan içindi. Sanki kova kova kan içmezse ölecekmiş gibi hissediyordu. Etrafına baktığında diğerlerinin de aynı durumda olduğunu gördü. Bir tek annesi pek şaşırmamış gibi duruyordu. Neye dönüştüklerine anlam veremiyorlardı. Eskisinden daha dayanıklı oldukları kesindi. Kaan hafif zannettiği bir güçle masaya vurmuştu fakat masa birden ortadan ikiye ayrılıverdi. Kardeşi Lara da kapıyı açayım derken kapıyı yerinden sökmüştü. Her biri kafa karışıklığı içinde dönüp dururken annesi konuşmaya başladı. Melisa onları aşırı güçlü yaratıklara dönüştürdüğünü söyledi. Güçlerini kontrol edebilecek seviyeye gelmelerinin zor olduğunu fakat zamanla başarabileceklerini söyledi. Tam neden bu kadar susuz olduklarını anlayamadığını söyleyecekken hepsi birden saniyede bir insanın yanında belirdiler.
Köyde bir katliam gerçekleşiyordu Kaan dahil kardeşleri ve babası insanlara saldırıp onları kanını emiyorlardı. Bunu yapmayı köyde tek bir insan kalmayana kadar sürdürdüler. Sanki dürtülerini kontrol edemeyen vahşi yaratıklar gibiydiler. Bu manzara karşısında dehşete düşen Melisa ne kadar büyük bir hata yaptığını anladı. İlk vampirleri yaratmıştı.