Annem akli dengesini yitirip kendini bıçaklayarak öldürdükten sonra insanlara yardım edebilme düşüncesiyle gönüllü olarak ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde çalışmaya karar verdim. Her şey o yaşlı adamla tanıştıktan sonra başladı.
İşe gideceğim ilk gün bana kendisine bakmam için bir adam seçmemi söylediler. Hastaneyi gezerken köşe odada hiç kıpırdamadan oturan yaşlı bir adam gördüm. Bana ” Beni kurtar.” gibi bakıyordu. Kararımı vermiştim. O adamı ben yaşatacaktım. Bana ilk konuşmamı yapmak için on beş dakika verilmişti. İsmimi ve soyadımı söyleyerek kendimi tanıtmaya başladım. Ama yaşlı adam soyadımı duyunca kriz geçirmeye başladı. Adama sakinleştirici verildikten sonra tekrar onunla konuşmak için odasına girdim. Yaşlı adam tek kelime etmeden öylece duruyor ve bana bakıyordu. İlk birkaç hafta böyle geçti. Sonra adam benimle konuşmaya başladı. Bir konuşma sırasında gizli bir sandığı olduğundan bahsetmişti. O sandığı bana getirip getiremeyeceğini sordum. Ama beni duymamış gibi konuşmasına devam etti. O sandıkta kimsenin bilmesini istemediği bir şeyler olmalıydı ve ben o sandığı bulacaktım. Bir gün herkes uyurken yaşlı adamın odasına girdim ve sandığı aramaya başladım. Sandık kazakların en altına yerleştirilmişti. Pazardan eski bir sandık almıştım. Adam her gün sandığını kontrol etmiyordur düşüncesiyle sandıkları değiştirdim. Eve gitmek ve gizemli sandığı açmak için sabırsızlanıyordum. Eve gittiğimde ayakkabılarımı bile çıkarmadan sandığı açmaya koyuldum. Ama sandıkta kilitliydi. Bir tornavida yardımıyla sandığı açmayı başardım.
Sandığın en üstünde soyadımın yazılı olduğu bir mektup vardı. Hemen mektubu açtım ve anneme yazılan bir mektup olduğunu fark ettim. Mektupta annemin benden başka bir çocuğu olduğundan bahsediliyordu. Daha fazla okumaya cesaret edemedim. Yarın olduğunda o adama her şeyi soracaktım. Yaşlı adamın yanına gittim. Bir sıkıntı olduğunun farkındaymış gibi davranıyordu. Hemen konuya girdim. Yaşlı adam anlattıklarıma ve sandığını izinsiz bir şekilde almamı hiç tuhaf karşılamadı ve her şeyi sırasıyla anlatmaya başladı. Duyduklarıma inanamıyordum! Adam gündelik bir şeyi anlatır gibi ismini bile hiç duymadığım kardeşimi öldürdüğünden ve bu olanları annemin kaldıramayıp kendini bıçaklayarak öldürdüğünden bahsediyordu. Uyandığımda farklı bir hastaneye gelmiştim. Adamın anlattıklarına dayanamayıp bayılmış ya da şoka girmiş olmalıydım.
Gerçeklerle yüzleşmek zordur ve bunu herkes beceremez . Ben de beceremedim. Günler,haftalar geçti ama acım dinmedi. Buna bir çare bulmalıydım. Otuzuncu kattan atlayarak bu olanlara bir son verdim.