Ben kitap okumayı çok severim. Bu konuda hiç mütevazı değilimdir ve oldukça iyiyimdir. Küçükken hep kitap okuma yarışmalarına, yazarlık ve hayal gücü yarışmalarına katılırdım. Hepsinde sıralamada ilk üçten düşmezdim. Her gün kütüphaneden bir tane kitap alır, ertesi gün o kitabı okuyup getirirdim. Kitap isterseniz 990 sayfa olsun, yine de tek günde bitirebilirdim. Yani kitap okuma konusunda üstüme yoktur.
Bir gün yine kütüphaneye gittiğimde kitap ararken, kapağı çok güzel ama değişik olan, adı ”Serçenin Konduğu İlk Yer” olan bir kitap gördüm. Onu almaya karar verdim. Kitap kalındı, 344 sayfaydı. Eve gider gitmez hemen okumaya başladım. Güzel bir kitaptı, ismiyle alakalı hayat dersi vardı.
Kitabın 120. sayfasına geldiğimde el yazısıyla yazılmış bir cep telefonu numarası gördüm. O numarayı merak etsem de risk almamak için aramadım. Ertesi gün kütüphaneye kitabı bırakmaya geldiğimde bir adam, sanırım o kitabı arıyordu çünkü kitabı aldığım yer orasıydı. Muhtemelen yanlışlıkla kendi kitabını görevliye vermiş, kitaplıktan aldığı kitap evde duruyordu. İçimden neden görevliye bildirmiyor diye düşündüm. İyice merak etmiştim.
Eve geri döndüm ve o numarayı telefonuma tuşladım. Bir kadın açtı. Sesi çok rahatlatıcıydı ve insana huzur veriyordu. Olayları anlattım, ama sanki o kadın bana çok yakındı. Sesimin onun telefonuna yankılandığını duyabiliyordum. Evde tek yaşıyordum. Telefonu kapadığımda ayak sesleri duydum. Korkudan hemen alt kattaki arkadaşımı eve çağırdım. Yalnız olmadığımı biliyordum, ama yine de tanıdığım birinin yanımda olması şarttı. Üstelik yabancı biriyle tek yaşadığın evinde yalnız olmadığını bilmek ürkütücüydü.
Arkadaşım eve gelmişti. İkimiz de tir tir titriyorduk. Sonra kapı çaldı. Delikten baktım ve normal, sakin bir kadın gördüm. Kapıyı korkusuzca açtım. Kadın ”Nasıl olduysa köpeğim sizin evinize girmiş. Sizin çalmadığınızı biliyorum ama kapınız açık mıydı? Bir daha bu hatayı yapmayın. Dışarısı çok tehlikeli.” dedi ve sonra köpeği geldi. Açıklama yapacaktım ama konuşamıyordum. Kendimi yeni doğmuş bir bebek gibi hissediyordum. Köpeğin tipi korkunçtu.
Kadının sesi telefondaki sesle aynıydı. Bu yüzden ona kağıdı ve kitabı verdim. Yüzünde gülümseme oluştu. ”Teşekkür ederim.” dedi. Ben de ”Ben size bunu verdim. Şimdi de sizin bana açıklama yapmanız lazım.” dedim. Kadın başladı anlatmaya. Meğer kadının oğlu bir şey kaybedince psikopatlaşıyormuş. Telefonda arkadan gelen seslerde onun sesiymiş. Yani boşuna korkmuşuz. Arkadaşımda bana kızıp eve gitti, ama çok heyecanlı bir gün oldu.