Kitaptaki Balıkçı

                                                                                                                                KİTAPTAKİ BALIKÇI
Irmak sıradan bir hayat sürdüren tembel bir çocuktu. Irmak, okulda ödevini aldıktan sonra ödevini kaptığı gibi en yakın arkadaşı Pınar’ın yanı başına ders çalışmak için koşardı. Ayrıca Irmak şanslıydı çünkü Pınar, sınıfın en çalışkan çocuğuydu ve ödevini hemencecik bitirebildiği için her şeyi son güne bırakan Irmak’a cevapları söyleyebilirdi. Bir gün Irmak her zamanki
 gibi ödevini son güne bırakmıştı, annesi dayanamayıp: ”Irmak yeter artık bu tembelliğin! Her işi son güne bırakmandan bıktım.” dedi. Annesi kızdığı için kızgınlıkla dolu olan Irmak annesine bakakaldı. Ertesi gün annesi sevinçle: ”Hazırlan, seni yeni biri ile tanıştıracağım.” dedi, ikisinin de gözleri parlıyordu. Irmak sevinçle yerinden kalktığı gibi koşup annesinin götürdüğü yere koştu. Bir baksın ki annesi ona gülümseyerek kütüphaneyi işaret ediyordu. Irmak istemeye istemeye annesinin zoruyla kütüphaneye girip eski ve tozlu bir kitap aldı. Annesine dönüp: ”Gerçekten de bu kitabı okumak zorunda mıyım?” dedi. Annesi kafasını salladı. Irmak ertesi sabah okula kitabını da götürmüştü, tabii ki de arkadaşı Pınar’ın her zaman olduğu gibi yeni bir kitap dikkatini çekmişti. Pınar, Irmak’a dönüp: ”Bu kitap ne kadar önemli biliyor musun?” dedi. Irmak hayır anlamında kafasını salladı. ”Bu çok ünlü bir yazarın kitabı.” dedikten sonra kitabı tek tek okula gezdirdi. Irmak arkadaşının böyle şeyler yapmasına anlam veremiyordu, ama onu hâla çok seviyordu. Irmak arkadaşının söylediği şeylerden etkilenmiş bir şekilde kitabın sayfalarını araladı, bir bakmış ki kitaba aşık oldu. Her gün, her zaman okuyordu. Bir yorucu okul günü sonu odasına çıkıp yatakta kitabını okumaya başladı. Bir anda pembe bir bulut belirdi gözünün önünde. Bir bakmış ki bir balıkçı belirmiş pembe bulutun içinde. Balıkçıyı bir yerden hatırlamıştı, düşündü, düşündü ve düşündü.”Aaaaa! Hatırladım, bu kitaptaki balıkçı.” dedi. Balıkçıyla konuştu, konuştu konuştu da konuştu. Çok yakın arkadaş olmuşlardı. O günden sonra Irmak kitapları çok sevdiği için her pazartesi günü kütüphaneye uğrardı. Ayrıca Irmak’ın okuduğu her yeni bir kitabın içinden yeni bir karakter çıkıyordu. Fakat tek sorun o karakterleri Irmak’tan başka kimse göremiyordu. İnsanlar onun boşlukla konuşmasını ilginç buluyordu ama onun Pınar’dan örnek aldığını düşünüyorlardı. Kim bilir belki bir gün aynı şey ders kitapları içinde olur.
(Visited 2 times, 1 visits today)