Ayağımın altında ezilen yaprak sesleri rüzgarın uğultusunu bastırıyordu.Neredeyse tüm suratımı kaplayan atkım yüzünden yüzüm terlemeye başlamıştım.Yolun kenarında çok da büyük olmayan parka gözümü kestirdim.Bir saate yakın bir süredir yürüyordum.Hızlı adımlarla merdivenlerden indim, yaşlı bir ağacın yanındaki yeşil banka oturdum.
Kaçamağımın bitmesine birkaç gün kalmıştı.Sınavlar bittikten sonra zor da olsa okuldan izin alıp ailemin yanına İstanbul’a gelmiştim.Son zamanlarda çok nadir konuşuyorduk ama annemin havalardan dolayı biraz kırgın olduğunu öğrenince artık bir onları ziyaret etmem gerektiğini düşündüm.
Bugün de geri dönmeden önce yıllardır gitmediğim, eskiden arkadaşlarla neredeyse her gün buluştuğumuz dükkanlara, kafelere uğramak bana o zamanlarda çok zor gelen günlerin aslında ne kadar özel ve değerli günler olduğunu hatırlattı.
Çiseleyen yağmur kesilmişti, koca şemsiyemi kapayıp o sevimli parktan çıktım ve yoluma devam ettim.Saate baktım.Daha çok erkendi eve gidersem de babamlar gelene kadar hiçbir şey yapmadan oturup sıkılacağımı da biliyordum.Kısa süre kalacağım için yanıma bir kitap bile getirmemiştim.En iyisi biraz daha dolaşmaktı.Kaldırım taşlarını izleye izleye ellerim cebimde uzun uzun dolaştım.Ne kadar öyle yürüdüğümü bilemiyorum ama tanımadığım bir sokakta buldum kendimi.Daracık bir sokaktı, üç kişinin yan yana yürüyemeyeceği kadar dar.Etraf kalabalıklaşmaya başlayınca kendimi dükkanlardan birine atıverdim.İşte, işte benim tam da ihtiyacım olan yerdi burası.Onca kitabın arasında saatlerce vakit geçirebileceğin ve asla farkına varamayacağın yer.Şapkamı çıkardım, elimle saçımı dağıttım.Sırt çantamdan listemi çıkarıp etrafa boş boş bakınmaya başladığım sırada çok tatlı yaşlı bir bey bana yardımcı oldu.Oradan elimde bir torba dolusu kitap ile ayrıldım.
Eve büyük bir mutlulukla döndüm.Aylardır aradığım kitabı sonunda Taksim’in arka sokaklarında bir sahafta bulmuştum.Aynı gün kitabı heyecanlı heyecanlı okumaya başladım. 23. sayfaya geldiğimde el yazısıyla yazılmış bir not buldum.Kağıt oldukça eski gözüküyordu.Yanında bir de kartpostal vardı.Yanında bir de kurutulmuş çiçek.Notu okumaya başladım.
”Sana bir an önce anlatmam gerektiğini biliyordum ama nasıl yapacağımı bilmiyordum.Burada bana ellerinden geldiğince bakıyorlar fakat artık yaptıkları yetmiyor .Doktorlar fazla ilerlediğini ve dozajı arttırırlarsa benim için daha riskli olacağını söylüyorlar.Artık ben korkmuyorum.Fakat beni tek üzen okula dönemeyecek olmam.Beni hüzünlendiren okuma yazma dışında bir şey bilmeden gidecek olmam.Sakın ağlama, bunları sen üzül diye söylemiyorum sadece artık bilmen gerektiğini düşündüm anne.”
Bir an ağlamaklı oldum.İlerleyen sayfalarda başka not var mı diye kitaba göz gezdirdim.Yoktu.İçinde böyle bir not olan kitap nasıl bir safaha düştümüş olabilirdi.Temiz hava almak için balkona çıktım.Birkaç dakika sonra içeri gireceğim sırada kilit sesi geldi, hemen girişe koştum ve sımsıkı en değerli varlıklarıma sarıldım.
Kitap Arasındaki Not
(Visited 98 times, 1 visits today)