Bir sabah uyandım, annemle birlikte kütüphaneye gittik. Raflardan eski bir kitap buldum. Sayfaları sararmıştı ama kapağında kocaman bir macera resmi vardı. Kitabı aldım, eve götürdüm ve hemen okumaya başladım.
Birden, sayfaların arasından bir karakter fırladı! Küçük bir cüceydi, elinden parlayan bir fener tutuyordu. Bana ”Macera Zamanı!” dedi. Şaşkınlıktan elimdeki kitabı düşürdüm ama cüce beni elinden tutup kendi dünyasına götürdü.
Orada kocaman dağlar, parlayan nehirler vardı. İkimiz birlikte ormanda koştuk, hazine haritasını takip ettik ve sonunda bir altın bir sandık bulduk. Tam kapağı açarken, annem seslendi:
”Hadi, yemek vakti!”
Gözlerimi açtım ve etrafıma baktım. Cüce gitmişti ama kitabım yanımdaydı. Belki yarın yeniden gelir, kim bilir?