Kişiden kişiye değişir herkes. Gerekirse benliğini kaybeder, yine de değişir. Hayatın bir bakıma kuralıdır bu, değişmeyince “uyumsuz” olursun, “antisosyal” olursun, hatta “anlayışsız” etiketi yersin bazen. Sonra insanlar bu durumun farkına varırlar da bu sefer seni kendin gibi davranmadığın için yargılarlar. Artık bırakırsın hayatı akışına, kendin için en doğrusunu yapmaya…
Kişiden kişiye değişiyorum. Çünkü istemiyorum insanların beni anlamasını. Onlar beni anlayınca sanki eksiliyormuşum gibi geliyor. İnsanlara güvenmediğimden değil de, önemli şeylere değer vermediklerine emin olduğumdan. Boşa gitmesini istemiyorum hayat tecrübelerimin bir nevi, çoğunluğa yayılıp klişeleşmesinden, normalleşmesinden korkuyorum.
Kişiden kişiye değişiyorum. Çünkü değiştirmek istiyorum bazı insanları. Sanki farklı bir yüzümle onlara hitap edince beni anlayacaklarını, bana hak vereceklerini hissediyorum. Biraz da insanlık görevimin bana yüklediği sorumluluk ve vicdan duygusuyla yapıyorum bunu, yapmazsam bu dünyayı kötü insanlar basacakmış gibi geliyor. Onları düzeltmek için ben bozuluyorum, feda ediyorum kendimi, çünkü biliyorum ki birileri fedakarlık yapmadan düzene oturmuyor bu evren.
Kişiden kişiye değişmek zorundayım, çünkü gururum kendini ayaklar altına almak istemiyor. Önemsemediğim olaylarda bile tavır koymak, alınmış gibi yapmak bir görev benim için. Toplumsal hayatın zorunlu bir görevi. Çünkü insanlar alınıyor hiçbir zaman bozuk atmayınca, kendilerine nedense değer vermediğimizi düşünüyorlar. Doğru düşünüyorlar, fakat yine de bunu onlara anlatamıyorum, yine toplumsal görevim bu konuda beni sürekli uyarıyor.
Kişiden kişiye değişiyoruz hepimiz. Farklı amaçlar güderek, ama yine de aynı şekilde. Kimileri insanlara yaranmak, gözlerine girmek için; kimileri “havalı” görünmek için değişiyor. Bazen kötü biri olmak için değişiyorlarmış gibime geliyor, ama buna ihtimal bile vermek istiyorum, henüz insanlıktan umudumu bu kadar kesmedim. Ama şurası kesin ki, özünde bencilliğinden değişiyor herkes. Kendimizi düşünmemeye çalışırken bile benciliz, özverili olurken, kendimizden bir şeyler verirken bile öyleyiz.
Kişiden kişiye değişiyorum. Çünkü aksi türlü hayat çok sıkıcı. Asık suratlı insanlar, yapmacık mimiklerin karşılık bekleyen çabaları, hiçbir şey anlamamakta ısrarcı olan bireyler ve tükenmek üzere olan bir sabırla baş başa kalıyorum. Sıkıcı olmasının yanında bunaltıcı da geliyor kimi zaman. En azından böyle yapınca bir amacım oluyor, zorlu bir şeyi başarmaya çalışmak bana çok fazla şey katıyor. İnsanlığı böylesine kötülemek istemiyorum, onlara bir şans vermek istiyorum da yapıyorum böyle şeyleri. Ve hala bekliyorum, hala inanıyorum onların bu verdiğim şansı bir gün doğru kullanabileceklerini. Ya da inanmak istiyorum.
“Kişiden kişiye değişiyorum. Çünkü kötü olan biri, benim iyi yüzümü görmeyi hak etmiyor.” Diyor Charles Bukowski, ne güzel de özetliyor tüm söylediklerimi. Beni tekrar hayata bağlıyor bu sözüyle, böyle düşünmekte yalnız olmadığımı bana hatırlatarak. Daha doğrusu, aynı mantıkta yaşayan düşündüğümden de fazla insanın olduğunu anlatarak. Öyleyse geriye sadece ortak paydada buluşmak kalıyor insanlarla. Ve topluca karar vermek bundan sonraki geleceğimiz için: Kişiden kişiye değişecek miyiz?