Zaman zaman aklıma gelir doğup büyüdüğüm yer. Özellikle annem bana çocukluğumu anlatırken sanki o anları tam bugünde yaşıyormuşum hissiyatı gelir ama artık o küçük afacan çocuk olmadığım gerçeği yüzüme vurur hep. Orada geçirdiğim zamanları öyle çok özlüyorum ki…
Yine bu özlemin bastırdırdığı soğuk bir Ankara gününün iş çıkışında annemin yanına gitmeye karar verdim. Yine içim içime sığmıyordu. Annemle beraber çay keyfi yaparken çocukluğumun geçtiği Kırşehir’i bana tekrar tekrar anlatmasını istiyordum. Hızlıca toparlanıp eve doğru yola koyuldum. Yarım saat sonra kırmızı anahtarımla kapıyı açtım. Açar açmaz burnuma güzel bir tatlı kokusu doldu. Hemen mutfağa yöneldim. Aynen tahmin ettiğim gibi annem sade kakaolu kek yapmıştı. Tam elimi uzatacaktım ki sırtımda hissettiğim terlik acısı buna engel oldu. Annem koşarak yanıma geldi ve küçükken de aynen böyleydin diyerek kızmaya başladı. Onu öperek sakinleştirip ikimize de çay koydum. Ondan bugün aklımdan geçirdiğim Kırşehir’i anlatmasını istedim. Bana uzun uzun anlatırken bende anılarda boğuluyordum. Birkaç uzun saatten sonra artık doğup büyüdüğüm yere gidip gülmek yeri geldiğinde ağlamak istediğimi fark ettim. Annemle vedalaştıktan sonra kafamda küçük bir plan yaptım. Günübirlik gidecektim. Ankara’dan Kırşehir’e en yakın zamanda ki otobüse bilet aldım. Küçük bir bavul hazırlayıp gara doğru yola çıktım.
Yaklaşık üç saat sonra o çok özlediğim Kırşehir’e varmıştım. Çok heyecanlanmıştım. Çünkü on yıl sonra bu güzel yerde tekrar anılarımı canlandırabilecektim.
Sabah olduğu için hava soğuktu. Eskiden hep gittiğim bakkala gittim. Can Abi’yle göz göze geldik tam içeri girdiğim sırada. Can Abi babamın bu mahalledeki en yakın arkadaşıydı. Beni anında hatırladı ve yanıma geldi. Sohbet esnasında ortaokul öğretmenimin vefat ettiğini öğrendim. Bana bir öğretmenden çok daha fazlası olmuştu. Onu anmak için okula doğru yürümeye başladım. Annemin yolda yemem için koyduğu keki atıştırıyordum yürürken. Ne çok vakit geçmişti bu sokakta. Komşu çocuklarıyla beraber saklambaç oynarken annemin kek yaptım haydi gel diye bağırması… Hala aynı kek, aynı tat. Bunları düşünürken okula varmıştım. Okul koridorunda gezinirken aklıma kışın kalorifer başında kartopu oynamaktan ıslanmış eldivenlerimizi kuruttuğumuz zaman gelmişti. Okulun her köşesinde bir anı saklıydı. Okulun karşısındaki çınar ağacına doğru yürürken altında oturup saatlerce sohbet ettiğimiz zamanlar canlandı kafamda. Hatta, ağaca kazıdığım arkadaş grubumuzun baş harfleri hala duruyordu. Bağladığım kırmızı ip kopmamıştı. Annemin ev anahtarı bu sebeple kırmızıydı. Gezinirken kolumdaki saatim çaldı aniden. Artık Ankara’ya dönme vaktim gelmişti. Güzel memleketime bir kez daha bakıp gara doğru yol aldım.