KIRMIZI ZARF

(Baş karakterin sesi arka planda duyulmaya başlandı, 1-2 saniye ardından ise karakterin mektubu okurken görüntüsü ekrana gelir)

”Bir gül aşkı ifade için iyi bir hediye değildir                                                                                                                 güller solar

ben sana aşkım için gül vermeyeceğim,                                                                                                                      çünkü o solmaz

A.D”

Yine o garip mektuplardan aldığım bir gün.

(Sıkkın bir şekilde yatağından kalkıp sabahlığının giydikten sonra kapının önündeki siyah posta kutusundan mektubu almaya gider)

Artık her sabah oflaya puflaya uyanır oldum.

Çünkü her sabah kapımda beliren bu mektuplar, ilk başta ne kadar sadece masum birinin beni kandırma çabaları gibi görünseydi da artık yetti dedirtmeye başladılar.

(Karakter sabah kahvaltısını hazırlarken…)

Kahvemi yudumlarken bu mektupların nereden geldiğini hiç düşünmediğimi fark ettim. Nedense bu olaylar garibime gitmedi sanırım. Aklımdan belki de  her zaman birinin gizliden gizliye izlediğini hissettiğimden fark etmemişimdir  düşüncesi geçerken, gerçekten de durumun böyle olduğu aklıma geldi.

Öyle ki nedense, marketteyken, alışveriş yaparken, çalışırken bile sanki biri hemen arkamdaymış gibi hissettiğim aklımın ucundan bile geçmedi mektupları okurken.

(Karakterin kabanını giydiği sahneye geçiş)

Bunları düşünmeyi bırakıp toplantıya yetişmek için dışarı çıktım. Kapıyı kilitlediğimden 5. kez emin olup arabama bindim. Yolun kenarındaki adam ilk başta gözüme takılmasa da araba sürerken tekrar başımı çeviremeyeceğim için sadece bir göz yanılmasıdır deyip başımdan attım bu saçma düşünceyi. Sonuçta bilmem nerede dağ başında tek bir benim evim varken başka birinin burada olması neredeyse olası değildi ayrıca kargocu da olamazdı çünkü zaten saatle önce evime teslim edilmişti.

(Şehrin içinde lüks bir apartmanın ilk katındaki sanat galerisinde)

Yaptığım işten dolayı, söz konusu ressamlık, sabah erken kalkıp gitmem gerekmiyor ama bu farklı bir durumdu. Galeri yöneticisiyle toplantıya girdim ve her hafta başı olduğu gibi masraflardan ve başka genel şeylerden konuştuk. Bu hafta her zaman asılı olan benim eserlerimden başka -ki bu galeri sahibi benim olmamdan kaynaklı- başka genç bir ressamın da eserleri sergilenecek ve onun sponsoru olmaktan çok mutluyum. Gerçekten çok yetenekli ve kim bilir belki de onu yetiştirebilirim.

(Stüdyonun içindeki sahnede yaklaşan ayak sesleri duyulur ve ana karakter stüdyosuna girer. Tuvalin başına geçer.)

Çıkardım bütün boyalarımı ve fırçalarımı aynı zamanda ne çizeceğimi düşündüm. Biraz ilham almaya çalışırken gözlerim son bitirdiğim portreye kitlendi. On dakika bile öylece oturmuş olabilirim ama en sonunda neyse ki o sponsor olduğum gencin kapıyı çalmasıyla irkildim. Onun geldiğini ise her pazartesi galeriye gelip biraz gezinmesinden anladım.

(Ana karakterle genç ressam Mehmet arasındaki konuşma Mehmet’in  içeri girmesiyle başlar.)

Mehmet’i içeri buyur edip bir kap sıcak çay ikram ettim. Her zamanki sohbetimizi ederken

-”Hah neredeyse unuttum. Kapıda bunu buldum” deyip kırmızı bir zarf uzattı. Ondan sonra kapıyı kapatıp gitti. O sırada  zarfın biraz garip göründüğünü fark ettim. Zarf sanki zaten o kırmızı tonu değilmiş de başka bir şeyle boyanmış gibiydi. İçimden bir ses zarfı biraz daha yakından incelememi söyledi. Birden havada garip kokunun olduğunu fark ettim. Açtığım boyalardan birinindir herhalde.

(Zarfı açar.)

(Beyaz bir kağıdın üstünde yazan yazıları yüksek sesle okur.)

”Los Angeles Cal.

Leimert Park.

15.00

A.D”

Notu şok içinde elimden düşürdüm.

Ama kanımı donduran adres değil, Zarfın kanla kaplı olduğunu fark etmemdi.

(Visited 33 times, 1 visits today)