Felsefe dersim gereği okuduğum bilmem kaçıncı ütopya kitabının harfleri gözlerimi yemek üzerelerdi. İnsan sevmediği bir kitabı zorunlu olarak okuyunca daha çok sevmiyor hatta nefret ediyordu. Aslında ben kitapları konuları ve türleri bakımından yargılamazdım ama bu kitabın hem üslubu hem de konusu aşırı sıkıcıydı. Gözlerimi kapatıp iki dakika dinlendirmek üzere kanepeye yattım. Farklı bir ütopyaya adım atarmış gibi rüyalara daldım. Kendi dünyama…
Bıçağın İsmail’i kestiği, ateşin İbrahim’i yaktığı bir gezegende dinleri hayal ettim. Olmaz ya oldu işte diyelim.
Magna Carta imzalanmamış olsa yine bu kadar özgür bir halk olabilir miydik? İnsanlar, atalarının geçmişte özgürlük için canlarını verdiklerini bilmeselerdi. İnsanoğlu Lincoln’ü, Ghandi’yi, Martin Luther King’i, Atatürk’ü tanımasalardı bu kadar çok severler miydi yine de özgürlüğü? Ben de her insan gibi özgürlüğüme düşkünümdür. Belki bu kanlarımda akan bir duygu belki de sadece karakterimin bir parçası.
Albert Einstein atomu parçalamasaydı ve bunu Roosevelt’in eline bırakmasaydı şu anda Hiroşima’da çocuklar sokaklarda top oynuyor olurlar mıydı? Onların neşeli kahkahaları dünyaya barış getirir miydi ki? Dünya bu vahşeti görmeselerdi bu kadar çok korkmazlardı sanırım. İnsanlar daha özgürce siyaset yapabilirdi. Amaçları güçlü devletlere karşı silah üretmek değil, zayıf ülkelerin çocuklarına okul açmak olurdu belki de.
Peki, Neil Amstrong’un hayalleri ,çoğumuzun olduğu gibi, küçük yaşta kırılsa ve astronot olmaktan vazgeçseydi sıradan bir doktor olur muydu ki? Çocukların hayalini kaplayan o kocaman uzay gemisini yapan mühendisler gerçek gemi yapmaya devam etselerdi çıkılabilir miydik yine de Ay’a? İnsanoğlu Ay’a ayak basmamış olsalardı bu kadar büyük hayaller kurabilir miydi yine de? Uzay’ın hâlâ keşfedilmemiş olduğunu ve yeni keşfedilen uzay cisimlerinin olmadığını ya da NASA’nın kurulmamış olduğunu ben düşünemiyorum. Olmaz ya oldu işte diyelim. Ne kadar çok şey kaçırırmışız. Bilmediğimiz ne kadar çok şey olurmuş
.
Adolf Hitler 1. Dünya Savaşı’nda şehit düşseymiş ve asla Almanya’nın başına gelmeseymiş yine de altmış milyon kişi ölür müydü? Ne atom bombası ne de 2. Dünya Savaşı olmasaydı büyük ihtimalle o altmış milyon insan hâlâ hayatta olurlardı. Torunlarıyla çiftliklerinde geziyor olurlardı. Fakat o altmış milyon insan dünyanın daha kolay çökmesine neden olmaz mıydı? Su ve yemek kaynaklarının erken bitmesini, hızla artan nüfusun kontrol edilememesini ve daha kötü savaşların olmasını mı engellemişti yoksa Hitler? Olmaz ya oldu işte diyelim. Adolf Hitleri hikâyemizin iyi kahramanı yapalım bu sefer.