Saat 09.57 , güneş doğmuş ekip silahlarını ve gaz maskelerini alıp arabada bekliyordu. Yatağımdan öne doğru doğruldum ekipmanlarımı aldım ve av başlasın diye bağırdım.
8 sene geçmişti kimyasal patlamadan ancak bu 8 yıl insan ırkını 500 yıl geriye atmıştı. Yemek kaynakları, temiz su kaynakları, evler, fabrikalar her yer harabe içindeydi sadece bizim köyümüz ve civardaki 30’a yakın köy bu şehirde hayatta kalmayı başarmıştı. Köyümüzün güvende olduğunu düşünsek de onlar geliyordu. Elimizde yeterince cephane yoktu ve her biri üçer mermiye eş değerdi. Onlar ”Klarvalardı” zombilerin gerçek haline diyorduk bunlara. Arkadan ”Geldik!” diye bir ses geldi bu tabii ki Berk’ti gaz maskelerimizi taktık ve tarayıcımı çalıştırdım etrafta 5 adet Klarva tespit etti ve yemek kaynağı ile cephanelik bulmuştu. Biz de 5 kişiydik ve dağıldık. Berk, Arda, Ercan Klarvalarla uğraşırken ben cephanelik, Demir ise yemek kaynağına gidecekti başarılı geçmişti av ta ki Alarvalar gelene kadar bunlara uçan zombi de denebilir ve Berk bu saldırı sonucu öldü. Arabayı süren Demir’di diğer 3 kişi Alarvaları hallediyordu ama başarısız olmuştuk. Demir ve Arda ölmüştü, arabamız bozulmuştu. Ercan ve benim tek yapabileceğimiz eski belediye binasına girmekti. Güvenli olmayan bir yerdi çok büyüktü ama yapabilecek hiçbir şey yoktu. Binayı gezerken bir harita bulduk bu harita ile ilgili ilginç olan şey kimyasal alanla kaplı yerleri gösterip oradaki yer altı sığınaklarını gösteriyordu.
Aslında her şey planlıydı ve biz kandırılmıştık gözümüzü açamamıştık ve Ercan’la birlikte o sığınaklara bakmaya başladık ve korkunç olaya şahit olduk.