Rüzgâr esiyordu, bulutlar ağlıyordu, güneş ise kayboluyordu… Çarşının ortasında bir kadın, kucağındaki bebekten gözlerini ayırmadan ,ağlayarak, bağırarak dışarı fırladı. O anda dünyanın tüm sessizliğini ve huzurunu bozdu. Kimse onu görmedi, yoğun bir pazar sabahında eski giyimli bir kadınla kim ilgilenirdi ki. Çarşının anıtına doğru yürüdü ve bebeği kalabalık çarşının tam ortasında bıraktı. Yüzündeki suçluluk duygusuyla olabildiğince hızlı kaçtı.
Saatler geçti, kimse bebeği tanımıyor gibiydi. Gün bitti, gece geldi, satıcılar bile eşyalarını topluyordu. Gecenin karanlığında çarşıya doğru yokuş aşağı yürüyen bir adam belirdi. Gizemli adam tam yanından geçerken sessiz bebek ağlamaya, çığlıklar atmaya başladı. Adam bebeği fark etti, sırıttı ve bebeğe uzun uzun baktı. Yavaşça bebeğe doğru yürüdü ve onu tuttu.Ona gülen bebeğe”Son kararın mı” diye sordu.Yüzünde kendinden emin bir gülümsemeyle yoluna devam etti.
20 YIL SONRA
“Mehmet buraya gel” diye bağırdı bir adam. Bir çocuk koşarak geldi, “Evet patron” dedi. Adam “Bugün toplantıda senin de yanımda olmanı istiyorum”dedi. Mehmet duyduklarına inanamadı , tek kelime edemedi ama söylemesine gerek yoktu zaten , konuşan patrondu kimse patronun dediğini sorgulamazdı.Mehmet zeki biriydi ama “toplantıda” patronun yanında olacağını hiç düşünmemişti. Olası konuları ve sorunları düşünmeye çalışırken, ilerideki kendini hayal ediyordu.
Toplantı sonunda başlamıştı,Mehmet çıldırmak üzereydi,bacaklarını sallayıp ellerini tıklatıyordu .Kendini durduramıyordu, fazla stresliydi.Toplantı iki mafya arasındaydı,en ciddi toplantı değildi çünkü misafirler komşu mafyaydı ve kimsenin problem çıkarası yoktu. Patron barışçıl bir dille konuşmasını yaptı, konuk mafya başkanı devam etti. Mehmet çok şey öğrendi. Özellikle patronun konuşmasından, onu ilk kez böylesine resmi bir konuşmada görüyordu. Mehmet’e karşı her zaman çok iyiydi, olmadığını bildiği halde onu babası olarak gördü. Mafyada kan bağının ne kadar önemli olduğunu bildiği için her zaman patronun oğlu olmayı diledi. Ama yapabileceği hiçbir şeyi yoktu, bunu asla değiştiremezdi.
AYLAR SONRA
Mehmet, mafyanın zeki genç adamı olarak görülen “toplantıların” ana karakteri haline geldi. Her zaman en iyi çözümleri bulur ve en iyi konuşmayı o yapardı. Bir gün her zamanki gibi bahçede patronla sohbet ediyordu ama sanki bir şeyler farklıydı, patron oldukça dalgın görünüyordu. “O gün ah, senin ağlaman olmasaydı…” dedi Mehmet ‘in yüzünü görünce durdu.Mehmet onun hangi günden bahsettiğini çok iyi biliyordu, o an kendini bu gezegendeki en çaresiz insan gibi hissetti. Patron, Mehmet’ in düşüncelerini onun gözlerinden okuduktan sonra devam etmekte tereddüt etti. “Öz anne babanın yokluğunu hiç hissetmedin. Ne zaman ihtiyacın olursa yanındaydım, seni hiç yarı yolda bırakmadım çünkü seni benim bir parçam olarak görüyorum. ”
DEVAM EDECEK…