Kitaplar, bizlere yeni fikirler, düşünceler ve perspektifler katar. Bazı kitaplar bizi bir boşluğa bırakırken bazıları bizleri olduğumuz yerden kaldırır, yeni bir benlik hissi katar. Gerek Anna Karenina ile bir dram yolculuğu, gerek Jonathan Livingston ile kendini bulma yolculuklarına çıkalım, hikayenin sonunda kalbimizin bir tarafı o kitabın karakterleri için atıyor olur. Ancak, bazı kitaplar vardır ki, olay örgüsünün akıntısında süzülürken, düşünceler denizinde boğulursunuz. Karaya ulaşınca yeni bir kişi olursunuz birden.
Önceden umursamaz, işleri kafaya takmayan, fırsatların elinden kaymasına göz yuman biriydim; “iyi ki”lerden çok “keşke”lerim vardı. Keşke derslerime odaklansaydım, keşke ona bu lafı demeseydim, keşke daha mutlu olabilseydim…Tam bu zamanlarda, gözüme arkadaşımın elinden düşüremediği bir kitap çarptı: Gece Yarısı Kütüphanesi. Arkadaşım bana zorla aldığı bu kitabın, kitaplığımda çürüyen onlarca kitaptan biri olacağına emindim. Ön yargılarıma rağmen kendimi, elimi kitaba uzatırken buldum. Bir bölüm okudum, arkasından diğeri geldi. Üzüntüler, pişmanlıklar, “keşke”ler derken; zorla kitap okuyan ben, bu kitabı bir günde bitirmiştim. Kitap, sevememe, sevdiklerini kaybetme, gerçekleştirilmeyen hayaller derken beni en zayıf noktalarımdan vurmuştu. Düşünceler denizinde boğulmuştum.
Peki bu kitap, beni düşünceler denizinde boğduktan sonra neler yaptı? Nora’nın (kitabın ana karakteri) pişmanlıklarımda kendimi gördüm: fırsatları değerlendirememek, sevdiklerinin yanında olamamak… Bazı zamanlarda Nora’yı kıskanırken buldum kendimi. Gece Yarısı Kütüphanesi görevlisi Bayan Elm’e sahip olmak istedim. Beğendiğim bir hayatta ölene kadar kalabilmek istedim…
Kitabın son sayfasında anladım; kendime ettiğim yazıkların, kendimi çevrelediğim duvarların beni ne kadar zayıflattığını, en büyük adaletsizliğin kendi düşüncelerim olduğunu. Sonrasında yavaş yavaş kavradım hikayeyi; kara yavaş yavaş göründü benim için. Kendime ettiklerimden kurtulmak için bir kütüphaneye veya Bayan Elm’e ihtiyacım olmadığını, aslında Bayan Elm’in ben ve yeni hayat kitaplarının benim aldığım kararlar olduğunu anladım. Evet, işte kara buydu benim için!
Belki de aradığım aydınlanmayı sağlayan, belki de bana bir ışık tutan bu kitabın bana kattıkları sayesinde şu an olduğum kişiyim. Her zaman, ya pişman olursam? Peki gelecekte bu olay beni nasıl etkiler? gibi düşüncelerimin altında yatan bu kitap sayesinde her zaman iki kere düşünüp kendim için en iyi yoldaş, mentor, destekçi olmaya çalıştım.
Kitabı okuduğumdan bu yana iki yıl geçti ve “iyi ki”ler doldu hayatımda. İyi ki o başvuruyu yapmışım, iyi ki o tatile gitmişim, iyi ki dedeme son bir kez sarılmışım… Kendime yarattığım fırsatlar ve verdiğim kararlar sayesinde hayatım her gün daha da güzelleşiyor.