Çocuk kendini yalnız hissediyordu. Ne annesi var ne babası ne arkadaşı var ne kardeşi hiç kimsesi yoktu onun. Sokakta oturuyordu. Evi de yoktu onun. Tabii söz vermişti annesine. Büyüyünce astronot olup onu kendi gezegenine götürecekti. Çocuk, annesinin ve babasının bir gün geri döneceğine inanıyordu. Ama hepsi boşaydı. Oturup bekledi. Ayağına büyük gelen eski, yırtık ayakkabılarını giyip kulübesinden dışarı doğru bir adım attı. Etrafına baktı, yerlere baktı. Orada ekmek ve peynir almaya yetecek parayı arıyordu. İlerlemeye devam etti. Parayı buldu. Tam 500 TL vardı orada. Koşarak markete gidecekken ölmek üzere olan, onun yaşlarında bir köpek gördü. Onu veterinere götürdü. Veteriner onu getirmeseydi kesinlikle öleceğini söyledi. Bakımı ile köpeğin maması 150 TL tuttu. Çocuğun fakir olduğunu gören veteriner, ona indirim yaptı. Sadece 100 TL vermesinin yeterli olduğunu söyledi. Kulübeye gittiklerinde çocuk ona mamasını ve suyunu doldurdu. Köpek afiyetle mamasını yedikten sonra üstüne suyunu da içti. Çocuğun ona isim vermesi gerekiyordu. Ona en çok yakışan isim Angel’dı. Beyaz ve kahverengi tüyleri bu ismi andırıyordu ona. Çocuk kalan 400 lirasıyla peynir ekmek değil de bu sefer simit, ayran ve peynir almıştı. Köpek için bir yatak lazımdı. Ona yedek çarşaflarından birinin içini tüy ile doldurdu. Yatak gibi olmuştu. Hemen yanına yerleştirdi yatağı. Geceydi. Yatağına girdi ve uyumaya çalıştı. Tam uykuya dalacakken bir çıtırtı sesi ile uyandı. Sağına ve soluna baktı. Angel, uyuyordu. Kapıyı açtı ve gördüğü manzara karşısında şok oldu. Angel, uyandı ve korktuğu için çocuğun kucağına atladı. Çocuk ise korkmamış, şaşırmıştı. Onu bekleyen o büyük uzay gemisine şaşırmıştı. Astronotlar onu davet ediyordu. Çocuğu uzay gemisine bindikten sonra uzaya gönderildi. Çocuk köpeğini yanından ayırmıyordu. Sağına baktığında babası ve annesini görünce dünyalar onun oldu. Hemen annesinin ve babasının elinden tutup yürümeye başladı. Uzay aracı çok hızlıydı. Uzaydalardı bile. Oradaki küçük gezegeni gördü çocuk. Oraya gitmek istedi. Gemi o yöne yöneldi. Çocuk çok mutluydu. Hatta onun ölen köpeği Buck da oradaydı. Gidip Buck’a sarıldı. Angel’la Buck iyi anlaşıyordu. Annesi çocuğa birkaç temiz kıyafet verdi. Çocuğun istediği gibiydi her şey. Gezegene geldiklerinde çocuk gezegenin bomboş olduğunu gördü. Babası ona onun yaratacağını söyledi. Tam o sırada çocuk uyandı. “Meğer zihnim benle oyun oynuyormuş.” diye düşündü.
Keşke Gerçek Olsaydı
(Visited 9 times, 1 visits today)