Hayat bizden ne bekliyordu ki? Başarılı bir eğitim hayatı, prestijli bir iş, sahil kıyısında geçecek bir emeklilik? Gerçekten hayal ettiğiniz bu hayat mı mutlu edecekti sizi?
Doğduğumuz günden itibaren başta aile baskısı, ardından toplum baskısı ile kalıplaşmış ve belki de bizi mutlu edemiyecek şeyler için ter döküp durduk. Mükemmel olmamız istendi.Hatasız dersler, tam notlar, madalyalar, yüksek puanlı bölümler, fazla maaşlı işler, kusursuz bir düğün ile kurulmuş aileler. Fakat değer miydi onca strese? Gerçekten bunu mu istiyorduk?
Çok bir şansınız yok bu hayatta. Bir kere geliyorsunuz. Belki yapmak istediğiniz binlerce şey varken. Görmek istediğiniz onlarca ülke, tatmak istediğiniz yüzlerce kültür, okumak istediğiniz milyonlarca kitap. Siz hayatınızın ilk 16 yılını belki de çoğu zaman işinize yaramayacak bilgileri evde ağlayarak çalışarak ve ertesi günki sınavdan geçmek için geçirdiniz. Kim bilebilir o zaman diliminde okuyacağınız 10 sayfa kitabın belki de sizin için daha faydalı olabileceğini.
Kalıplaşmış doğrular ne kadar da kısıtlıyor hayatımızı. Denememize, risk almamıza ne kadar garip yaklaşıyor. Ya ben bunu istiyorsam? Önemi var mı sizin için. Böyle mi geçmeli hayatım. Bir kere elime gelen bu şansı böyle mi harcamalıyım. Denemeden, görmeden, hissetmeden.
Eğer ben bu hayata bir kez geliyorsam kendi doğrularımı oluşturmak istiyorum. Aynı ilk insanlar gibi. Her şeyi ilk defa görüyormuşcasına kendi kurallarımı yazmak istiyorum. Ne doğru, ne yanlış kendim karar vermek kendim yarattığım hayatı yaşamak istiyorum. Belki zarar görürüm belki de dünyanın en mutlu insanı olurum. Risk almak budur bence.
Kendimi bir kafesin içine tıkmak istemiyorum. Kanatlanmak, kendi yolumu bulmak istiyorum. Bana sunulan bu hediyeyi hakkını vermek istiyorum. Sizin gözünüzde büyüttüğünüz, imrendiğiniz hayatlar bana bir şey ifade etmiyor.
Şu hayatta görülmesi gereken doyasıya yaşanılması gereken onca güzelliğin yanında 4 duvar arasında para kazanmaya çalışıp o parayla da fatura ödemek ne kadar mantıklı geliyor sana? Şansın varken istemez misin güneşin batışına bir kadeh şarap kaldırmak. Bisiklete binmek bir sahil şeridinde. Gerçekten paranın olmasına gerek var mı? Ya da olan 5 kuruş paranı faturalara vermek ağırına gitmiyor mu?
Çalışma demiyorum. Çalışmadan geçmez ki bu hayat. Ama sevdiğin işi yapmadan da geçmez. Her günü kendine işkence haline getirerek de geçmez. Az kazan ama mutlu ol. Kendini başka hayatlara özendirme. Sana ne yeter, ne seni mutlu eder ona bak.
Demem o ki, istediğin hayatı yaşa. Kafanı ufak şeyler için bozma. Gez, gör, hisset. Bir gün ölüm döşeğinde yatarken keşkelerin gelmesin aklına.