Bu hayatta insana en çok ne zarar verebilir? Sevdiğini kaybetmek mi, parasını kaybetmek mi, onurunu kaybetmek mi, değer verdiği bir eşyayı kaybetmek mi? Ecrin bunları bir bir aklından geçirdi. Sevdiklerini kaybetmekten hala çok korktuğunu düşündü, onurunu kaybetmeyi ise düşündü, düşündü, nasıl bir duygu içinde olacağını bilemedi, hissedemedi. Ama sevdiklerini kaybetmenin ne demek olduğu öğreneli 8 sene olmuştu, daha 7 yaşındaydı, o kadar küçüktü ki kaybettiklerinin yerine kimseleri koyamayacağını henüz bilmiyordu. İlkokuldaydı, okula annesi götürüp getiriyordu. Bir gün onu okula bıraktıktan sonra trafik kazası geçirmişlerdi ve hem kardeşini hem de annesini bu kazada kaybetmişti. Ecrin’in bu kaybedişten tek hatırladığı, çok kalabalık bir ev, sürekli ağlayan insanlar, buna aşırı ilgi gösteren birileri. Önceleri anlamadı, gittiler gelecekler zannetti. Ecrin ilkokuldan mezun oldu gelmediler, ortaokuldan mezun oldu gelmediler, Ecrin lisede. Hala geleceklerini zannettiği, hatta geldiklerine inandığı zamanlar oluyordu.
Ecrin her hafta annesini ve kardeşini mezarlıkta ziyarete gidiyordu. İşte o zamanlar her ikisini de hep yanında hissederdi. Ama hala onu en son okula bıraktıkları kıyafetlerle, o yaşlarda, o günkü yüz halleriyle, o yaşlardaki gibi. Ona bazen teyzesi, bazen halası, nadiren de babası eşlik ediyordu. Ne de olsa babası çok yoğun çalışıyordu. O gün Ecrin, daha 2 gün önce gitmiş olmasına rağmen çok yoğun bir şekilde annesini görme isteği içinde kıvranıyordu. Ancak teyzesi henüz gelmemişti, halası telefonu açmıyordu, babası zaten bu saatte gelemezdi. Birden taksiye binip gidebileceği düşündü. Teyzesine not yazdı, gitmesi gerektiğini, annesinin mezarlıkta onu beklediğini yazdı ve evden koşarak çıktı. Taksi durağı sürekli bindikleri duraktı, tüm taksiciler onu tanırdı. Birine atladı, mezarlığa götürmesini istedi, yalnız mı gideceksiniz dedi, teyzem le orada buluşacağız diyerek küçük bir yalan söyledi. Taksici şaşkın ama hareket etti, götürdü. Mezarlıkta bırakmak istemedi teyzeni bekleyelim dedi, ancak Ecrin, teyzem gelmiş, mezarın başında beni bekliyor diye geveledi ve taksiden indi. Mezarın başına gittiğinde annesi onu bekliyordu, kollarını açmış, tıpkı okuldan alırken ki gibi ona gülümsüyordu, Ecriinnn Ecriinnn diye bağırıyordu. Ama kardeşi yoktu, Ecrin korktu, neden kardeşi gelmemişti, hasta mıydı acaba? Annesine sarıldı, kokladı. Bir daha sarıldı, bir daha sarıldı, anne hadi gidelim, evimize gidelim, kardeşim nerede? Annesi sadece gülümsüyor, saçlarını okşuyordu. Ama Ecrin bir an önce buradan gitmek istiyordu, ama kardeşini almadan nasıl gidecekti.
Oradan tam uzaklaşmak üzerelerken omzuna bir el dokundu, Ecrin Ecrin diye diye sesleniyordu. Ecrin gözünü açtığında teyzesi onu uyandırmaya çalışıyordu. Meğer akşam tüm bunları düşünürken uyuya kalmıştı. Teyzesi okul için sabah onu uyandırmıştı. Keşke uyandırmasaydı, keşke daha çok sarılsaydım.