Biz uzayı sonsuz bir boşluk olarak biliriz. Gökyüzüne baktığımızda yıldızların ve gezegenlerin arkasında bir son olduğunu düşünür ve bunun sonsuz olduğunu düşünemeyiz. Kum Kurdu diyor ki: “Bitti dediğimiz her şey aslında başka bir forma bürünüp yolculuğa devam ediyor. Hiçbir şey yok olmuyor, sadece dönüşüyor. Tekrar, tekrar ve tekrar. Ve bizler o kocaman evrenin harika parçalarıyız. Burada ve şimdi, o zaman ve her zaman.”
Bu kadar merak uyandıran bir evreni görmeyi gerçekten çok isterim. Güneş’e yaklaşıp onun sıcaklığını hissetmeyi, Satürn’ün etrafını saran o gizemli halkanın içinden geçip üzerinde koşmayı hayal etmek bile çok heyecan verici. Bize her zaman parlak ışık veren Çoban Yıldızı’nı görüp ardından Büyükayı ve Küçükayı’yı oluşturan yıldızları ziyaret ettikten sonra dünyamızın uydusu Ay’a geçip uzaktan Dünya’yı seyretmek harika olur. Ay’da ayak izlerimizi basıp tıpkı kumsala yazdığımız gibi isimlerimizi yazmak ve onun oradan hiç silinmeyeceğini düşünmek bile harika bir duygu.
Öte yandan Türkiye’yi bile tam gezememişken bütün dünyayı gezmek ve farklı insanları, yiyecekleri, farklı yapıdaki evleri, sokakları, nehirleri görmek de çok heyecan vericidir. Bana sorulsaydı ben hem tüm Dünyayı hem de Uzayı görmek isterdim. Çünkü yeni yerler görmeyi, yeni insanlarla tanışmayı çok severim.