Bir zamanlar, güzel bir yaz gününde, Kerem adında meraklı bir çocuk yaşarmış. Kerem, tüm yaz tatilini kitaplarla geçirirken içinde büyük bir keşfetme arzusu taşıyormuş. Bir gün, yaz tatilinin son günlerinde, evinin çatısına tırmanmış ve güneşin altında uzanan dünyayı gözlemlemeye başlamış.
Kerem, masmavi gökyüzünü, uçan kuşları ve rüzgârın dansını izlerken aklında büyülü bir macera planı oluşmuş. O gece, yıldızların altında yatan büyük bir ormanda, bilinmeyen dünyalar keşfetmeye karar vermiş. Ertesi sabah, sırtına macera dolu bir çanta takıp yanına da güvenilir pusulasını almış.
Ormana adım attığında, etrafında büyük ağaçlar ve cıvıl cıvıl şarkılarını söyleyen kuşlarla karşılaşmış. Kerem, bir süre ilerledikten sonra, yemyeşil bir otlakla karşılaşmış. Bu otlak, rengarenk çiçeklerle süslenmiş ve böceklerin neşeli dans ettiği bir yerdi.
Birden, önündeki büyük bir çalının ardından, sinsi bir tavşan belirmiş. Tavşan, Kerem’i uzun kulaklarıyla süzüp ona bir gizemle dolu göz kırpışı yapmış. Merakını yenemeyen Kerem, tavşanı takip etmeye karar vermiş.
Tavşan, Kerem’i derin bir ormanın içine götürmüş. Yolu boyunca, büyük ağaçların kökleri üzerinde oyun oynayan şirin cücelerle karşılaşmışlar. Kerem, onların neşeli kahkahalarını duyarak gülmüş ve yoluna devam etmiş.
Derinlerde bir gölette mola verdiklerinde, Kerem, büyülü bir yaratık tarafından ziyaret edildiğini fark etmiş. Bu yaratık, Gölyaka adında bir periymiş. Gölyaka, Kerem’e ormanda saklı olan büyülü bir kolyenin varlığından bahsetmiş. Kolyenin, dilekleri gerçekleştirebileceği söyleniyormuş.
Kerem, hemen bu kolyeyi bulmak için yola koyulmuş. Macerası boyunca, çılgın maymunlar, uçan yılanlar ve gözlüklü baykuşlarla karşılaşmış. Ancak, tüm bu zorluklar onun azmini kırmamış. Kerem, cesareti ve akıllılığı sayesinde her engeli aşmış ve kolyenin izini sürmeye devam etmiş.
Sonunda, derin bir mağaraya ulaşmış, derin karanlığa büründükten sonra bir anda gözlerini açmış hepsi aslında bir rüyaymış.