Kendini Hafife Alma

Güzellik nedir? Güzellik en basit şekilde “iyi”’dir. Güzelliğin sözlük anlamı estetik bir beğeni, duygu, coşku, hoşlanma duygusu oluşturan niteliktir. Düşünceye göre değil, hayale ve seyre dayalı bir niteliktir. Güzel olanı bir işe yaradığı için değil, duygusal izlenim için tercih ederiz.

Peki, gerçekten güzellik sadece fiziksel özellikler mi yoksa sadece günümüzdeki güzellik algısı yüzünden mi insanların aklına ilk olarak fiziksel özellikler geliyor? Günümüzde güzellik algısı, kadınların sağlıklı olmak kadar önemli gördüğü bir algıdır. Moda kadar olmasa da zaman içinde değişen bu algı kadınların aynadaki görüntüsünü beğenmesinden çok toplumun o görüntüye onay vermesi ve beğenmesinden geçiyor. Sosyal medyada öne çıkan bu güzellik algısı kişiyi paylaştığı fotoğraflarda “photoshop” denilen değişikleri uygulamaya itiyor ve insanların kendi görünüşlerini diğerleri ile karşılaştırıp kendileri ile ilgili olumsuz düşünmelerine yol açıyor.

İnsanlar sadece güzel ve güçlü yönleriyle değil, eksikleriyle, kusurlarıyla ve güçsüz yönleriyle de bir bütündür. Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Hepimizin artıları, eksileri ve kusurları var. Önemli olan kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek. Bir hata veya bir kusur gördüğünde kendinden uzaklaşmak yerine kendini ve kusurlarını olduğu gibi kabul et. Çünkü , en iyi iyileşme ve iyileştirme yöntemi kabullenmektir. Kabullenmeyi alışkanlık haline getirdiğinizde biraz daha rahatladığınızı ve mutlu olduğunuzu fark edeceksiniz.

Aslında hepimiz çatlak bir kovayız. Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kova ile su taşırmış. Ancak, kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını veya daha azını eve ulaştırabilmiş. Bu durum uzun zaman böyle devam etmiş.

Bu sucu, her seferinde patronun evine bir buçuk kova su götürebiliyormuş. Sağlam kova, başarısından ve sağlamlığından gurur duyarken çatlak kova görevini sağlam kova kadar iyi yapamadığı için utanç duyuyormuş. İki yıl geçtikten sonra çatlak kova bir gün ırmağın kıyısından sucuya seslenmiş;

“Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.”

“Neden?” diye sormuş sucu. “ Niye utanç duyuyorsun?”

Çatlak kova cevap vermiş;

“Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin yalnızca yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin karşılığını tam olarak alamıyorsun.”

Sucu gülümseyerek çatlak kovaya şöyle cevap vermiş;

“Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum.”

Çatlak kova bir an çiftliğe giden yoldaki patikanın bir yanındaki güneşin ısıttığı o güzel çiçekleri gözünün önüne getirmiş, O çiçeklerin dikkatini çektiğini ve onları çok beğendiğini anımsamış. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş.

Sucu bir an kovaya sormuş;

“Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer sağlam kovanın tarafında çiçek olmadığını fark ettin mi? Bunun sebebi benim senin kusurunun bilmem ve ondan yararlanmamdır… Yolun senin tarafında gelen kısmına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken onları sen suladın. İki yıldır ben o güzel çiçekleri toplayıp, patronun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, onlar evinde nu güzellikleri yaşamayacaktı.”

Aslında hepimiz birer çatlak kovayız. Hepimizin kendine özgü kusurları var. Kusurlarımızın yüzünden kendimize kızmak ve kendimizden uzaklaşmak yerine onları kabullenip kendimize bir pay çıkarmalıyız. Etrafınızdaki insanların dediklerine aldanıp kendinizi hafife almayın. Başkalarının kusur gözüyle baktıkları, belki de kendi mucizemizdir.

(Visited 68 times, 1 visits today)