— Peki sen ileride ne olacaksın yavrum?
Al işte sıra bana geldi! Gerçekten ne okumak istediğimi mi söylesem ki? Kuzenim gibi mühendis, komşunun kızı gibi öğretmen? Daha neler, mukallit olup çıkar adımız sonra!
—Ben daha karar veremedim … Teyzeciğimm!.
—Olsun çocuğum oku da gönlün ne arzu ederse onu ol, ama ben sana söyleyeyim sana beyaz önlük çok yakışır. Baksana … sence de yakışmaz mı kızımıza?
Bilmem kaçınıza tanıdık geldi bu manidar hasbihâl. Bana öyle geliyor ki bu yazıya tıklayan herkesin içini darlayan bu konuşma ya bu formuyla ya da bunun türevleri olan “Çocuk ne zaman? “, “Ne demek takım tutmuyorsun?”, “Ben de zamanında senin gibi düşünürdüm.” gibi gözlerinizi devirten yüklemi olup da bir şekilde anlamlı birer cümle oluşturmayan bu söz öbeklerinden kaçınmak ve toplumsal beklentilerden örülmüş ağları yırtmak korkusuyla sadece gülüp geçtiğimizi görebiliyorum.
Bu etkileşimleri aslında tatsız yapan ise bence o yıldan yıla gördüğümüz tanıdıklarımızın ne düşüneceği değildir belki de bizim umursadığımız. Lakin toplumun tek bir kalıba uyan insan profilinden oluşmasının düzenin işleyişini daima kolaylaştırmasının yanı sıra, bu sisteme alışan bizlerin bile kendimiz olmanın işleri zorlaştırmak dışında bir vazifeye yaramadığına o kadar inandırılmışız ki, hayattan beklentilerimizi sesli söylemeyi kendimize bile yediremez hâle gelmişiz.
Oscar Wilde’ın da insanların kendi kimliğiyle konuşurken pek az kendisi gibi oluşu, ona ancak bir maske verilirse gerçeği anlatacağı tespiti de bu yüzden yerindedir. Bizler var olmak istiyorsak bunun tek şartı olan kendimiz olmamız fırsatı verilmediğinde muhteşem bir eksiklik hissedip ne yapıp edip içmizdekileri bir yere dökmemiz gereklidir. Zannediyorum ki bu yüzden anonim olarak oluşturduğumuz hesaplarda daha yürekli olabiliyoruz ve bir daha görmeyeceğimiz insanlara kafamızdaki bizi anlatmamız bir nebze de olsa kolaylaşıyor. Birtakım yazarlar bilinçli veya bilinçsiz şekilde yarattıkları karakterleri de kendilerinden izler taşıyor. Tıpkı bir kostümlü parti gibi! Maskeleri tak gerçeği göster ya da daima başkasının görmek istediği gibi görün. Çark böyle döner durur yaşam deryamızda…
Konu toplumun bizi basitleştirmek için ördüğü ağlara da dayanmışken hepimize kötü bir haberim var. O da bu ağların bizi dışlanmaktan koruyan sıcak bir koza olmadığı. Aksine zamanımız geldiğinde kozamızı kırmamızı önlediğini söyleseydim size!. Bizi biz yapan benzersiz desenlerle sahip bir çift kanadımızın olduğunu , yeterince gelişince uçabilmemize yarayan bu eşsiz lütufları kullanmamızın tek yolu “kader” ağlarını özgünlüğün kapısını temelliden örtmeden acele etmeli. Maskesiz baloda rengarenk kanatlarımızla özgürce dans edebilme dileğiyle.
Kendim olduğum için nefret edilmeyi, kendim olmadığım için sevilmeye tercih ederim.
Kurt Cobain
Sizi başka bir insan yapmak için elinden geleni ardına koymayan bu dünyada; sadece ama sadece kendiniz olabilmek, bir insanın girebileceği en zorlu savaştır. Savaşmayı asla bırakmayın.