Kendimizi İfade Ediş Biçimimiz

20. yüzyılın birçok ünlü şarkıcısı vardır. Sezen Aksu, Ferdi Tayfur, Barış Manço ve niceleri harika şarkılarıyla halkın kalbini fethetmiştir. Bu şarkılarda Türkçe en üst mertebesinde kullanılmış, cümle yapılarından tutun kullanılan kelimelere asırlık şaheserler üretilmiştir. Şimdiyse önüme gelen her şarkıda Türkçe’nin katledildiğini görüyorum. Garip garip kelimeler kullanılan bu şarkılarda yapıya İngilizce kelimeler de katılıp Türkçe olabildiğince yok ediliyor. Aynı durum günlük hayatımızda da geçerli. İnsanlar kendini ifade etmekte o kadar güçlük çekiyor ki, saçma sapan kelimelerle her şeyi geçiştirmeye çalışıyorlar.

Geçenlerde futbol okulundayken küçük çocukların sohbetine kulak misafiri oldum. Bildikleri birkaç kelimeden başka hiçbir şey söyleyemiyorlardı. Aynı şeyi 30’larında olan iki bireyde de fark ettim. Dağarcıklarının çok dar olduğu ve kendini ifade etmekte kesinlikle zorlandıkları aşikardı. Teknolojinin gelişimi yüzünden insanlar kitap okumayı, yazılar yazmayı bıraktılar ve sadece 10 inçlik bir ekrandan çıkmamaya karar verdiler. Bu gerçeğin yanı sıra akıllarda olan “İnsanlar kendilerini ifade ediş biçimlerini geliştirmek için okumalı mı, yazmalı mı?” sorusuysa şu anda  büyük bir insan kitlesini meraklandırıyor.

Kitap okumanın kelime haznemizi genişlettiği kanıtlanmıştır ve faydaları say say bitmez. Aynı zamanda kitaplarda geçen cümle yapılarıyla kendi konuşmamızı da düzeltebiliriz. Kitabı okurken hem boş zamanımızı iyi değerlendiririz ve buna ek olarak kendimize faydalı bir etkinlik bulduğumuzdan bu boş zamanı eğlenceyle geçiririz. Yazı yazmaksa daha uzun süren bir etkinliktir fakat o sırada yapacağımız hırsla beraber her cümlemizi düzgün yazmaya gayret edebiliriz ve bu şekilde konuşmamızı düzeltebiliriz. Aradaki fark ise şu, okurken yeni kelimeler öğrenmeye açık oluruz ve yazarın kalitesine bağlı olarak konuşmamız net olarak düzelmeye evrilir. Fark etmesekte dilbilgimiz gelişir ve bu bize iş hayatımızda büyük bir katkı sağlar. Yazmadaysa yeni bir kelime öğrenemeyiz çünkü sadece bildiğimiz kelimeleri kullanırız. Ayrıca yanımızda yazımızı kontrol edecek biri olmazsa cümle yapımızın doğruluğunu tespit edemeyiz ve yazarlığın hiçbir faydası dokunmaz.

Özetlememiz gerekirse, insanların geçmişten bu yana teknolojinin gelişmesinden dolayı konuşma yetilerinin olumsuz etkilendiği ve bu durumun derhal çözülmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Eğer objektif bir bakış açısından bakarsak bunu yapabilecek en iyi metodsa kitap okumak. Günde 10 dakika bile okumanın bize sağlayacağı fayda paha biçilemez. Bu sebeple özellikle teknolojinin çok baskın olduğu ve insanları etkilediği bir dönemde birazcık vaktimizi kitap okumaya ayırmalıyız.

(Visited 4 times, 1 visits today)