‘Kendinden başka bir şeye ne kadar çok bağımlı olursan o kadar az mutlu olursun. Mutluluk kendine yetebilmektir.’ Paulo Coelho
Kıskanç olan insanların neden hiç bir zaman tam anlamıyla mutlu olamadıklarını hiç düşündünüz mü? Cevabı aslında çok basit. Kendilerini asla başka insanlarla kıyaslamayı bırakamazlar da ondan. Bir insan kendini başkalarına göre yargılamayı bırakıp da kendine yetebilirse eğer işte o zaman gerçek mutluluğa erişmiş demektir. Çünkü örneğin bir sınavda ortalamanın altında bir not aldınız. Fakat bu not bir önceki sınavdan aldığınız notun üstünde. Yani bir ilerleme kaydettiniz. Böyle bir durumda kendi kendine yetemeyen kişiler mutsuz olurlar. Aynı durumda kendine yetebilenler ise ilerleme kaydedebildikleri için gayet mutlu olurlar. İşte kendine yetebilmek en basit haliyle bu şekilde anlatılabilir.
Kendine yetebilmek ayrıca farklı anlamlarda da kullanılabilir. mesela kendine zaman ayırmak. Çünkü kendimize yeteri kadar zaman ayırmazsak mutlu olmamızın yine imkanı olmaz. Başka insanlara, işimize, ders çalışmaya ve benzeri şeylere kendimize ayırdığımızdan daha fazla zaman ayırmak bizim mutluluğumuzu ve kendimize yetebilme olanağını büyük ölçüde etkiler.
Kendimize yetebilmek ayrıca mutluluğu kendimizde bulmakla da bağdaştırılabilir. Eğer ben bir arkadaşımı çok seviyorsam ve onu görmediğim günlerde mutlu olamıyorsam bu mutluluğu kendimde bulamamışım demektir. Kendimle mutlu olabilmem kolay bir şekilde gerçekleşmez. Bunun için çok uğraşmak, çabalamak gerekir tabii ki. Ama en sonunda bu çabaya çok layık olan ödülümüze kavuşuruz. Kendi içimizdeki mutluluğu bulmuş oluruz. Bu bizi çok daha sakin ve huzurlu bir hayata sürükler. Çünkü aynı zamanda içimizdeki huzuru da bulmuş oluruz.
Başka bir örnek olarak bu sene hazırlık sınıfları olarak katıldığımız Eskişehir Gezi’sinde de bu konuya örnek olabilecek türden duygular yaşadım. Geziye telefon götürmek yasak olduğundan dolayı zamanımın çoğunu geçirdiğim ve mutlu eden o aleti evimde bırakmak zorunda kaldım. Açıkcası beni biraz zorlamadı değil. Çünkü canım sıkıldığında veya üzüldüğümde normalde yaptığım gibi internetin derinlerine dalamıyordum. Fakat birinci günün sonuna doğru telefonsuzluğun yarattığı o boşluğu unutmaya başladım. Bir sonraki günler çok eğlenceli geçti çünkü artık etrafın daha çok farkındaydım ve kendimi nasıl daha mutlu yapabileceğimi kavramıştım.
Kısacası hayattaki mutluluk bize bir kutunun içinde birileri tarafından verilen bir armağan değil. Onu kendimiz bulmalı ve bulmamızı engelleyen faktörleri hayatımızdan çıkartmalıyız. Bence hayat boyu ancak bu şekilde uzun süreli mutluluklar yaşayabiliriz. O yüzden yaşamımıza ve bizi mutlu eden ögelere dikkat etmeliyiz.