Kendi Doğam

Bir gün hayalimdeki o doğaya gitmiştim. Orada sarmaşıkların arasında bir yatak, bir şömine ve damlayan su sesleri vardı. Şömineden çıt çıt diye sesler yükselirken, rüzgarın sarmaşıklara vurmasıyla ortaya çıkan hışırtılar kulağımı dolduruyordu. Ama en çok hoşuma giden, kuşların aralardan gelen o güzel ötüşleriydi.

Annemler bu doğa harikasında sadece üç gün kalacağımızı söylemişti. Üstelik bu tatil bir iş gezisi olduğu için şehir içine gitmeleri gerekiyordu. Onlar şehirdeyken, ben ya tabletimle vakit geçirecek ya da gözlerimi kapatıp kuşların melodisini dinleyecektim.

Annem, ilk iki gün benimle kalacağını ve üçüncü gün babamla şehir içine gideceğini söyledi. Bu beni çok mutlu etmişti! Annemle birlikte kutu oyunları oynadık, dışarı çıktık ve yapılabilecek her şeyi yaptık. Ancak üçüncü gün geldiğinde onlarla gitmek istediğimi söyledim. Annem başta kararsızdı ama sonra “Belki bakarız.” dedi.

İkinci gün de çok eğlenceliydi. Annemle oyunlar oynadık ve birlikte harika vakit geçirdik. Üçüncü gün gelip çattığında anneme yalvardım ve sonunda beni de şehir içine götürmeye razı oldu.

Doğadan ayrılıp şehir içine girdiğimde, sanki doğal bir dünyadan teknolojik bir hayata geçiş yapmış gibi hissettim. Mağazalar çok güzeldi! Annem beni mutlu etmek için zürafalı bir oyuncak ve tavşanlı bir kafa bandı aldı. O an dünyanın en mutlu çocuğu bendim.

Bu üç günlük tatil bana sanki bir saat gibi gelmişti. Hayatımın en güzel günlerinden biriydi!

(Visited 2 times, 1 visits today)