Kendi Ayakları Üzerinde Durma Okulu : Yatılı Okul

Yatılı okullar asıl amacı bulunduğu yerden uzak bir yerde okuyacak olan öğrencilerin kaldığı yerlerdir.

Yatılı okulda kalmak açıkçası insana mantıklı gelmiyor değil. Aileden uzak kendi yaşamını kurmak ve farklı bir eve taşınmadan ilk defa kendi ayaklarının üzerinde durabilme duygusu… Bu gerçekten kısa süreliğine bile olsa aslında bence denenmesi gereken bir şey. Tam da kişiliğimizin oluştuğu dönemlerde. Beraber kalacağımız kişilerle olacak sağlam arkadaşlıklardan tutun sorumluluklarımızı öğrenmemize ve hayatın önemli tecrübelerini kavramamıza kadar… Daha birçok katkısı olacaktır hayatımıza. Arkadaş seçimi veya arkadaşlıklar arasındaki ilişkiler, nasıl davranılmalı veya nasıl davranılmamalı, aslında bir nevi orası bizim belki de kendi benliğimizi kolayca bulmamıza yarayacak yer olacaktır.

Belki de bu düşününce insana gereksiz de gelebilir. “Üniversiteden de mezun olduktan sonra iş sahibi olunca evlenirsem zaten ayrı bir eve taşınacağım, ne gerek var!” diyenler olabilir tabii ki. Fakat bence bu yanlış bir düşünce. Çünkü o zaman zaten bir yetişkin olmuş ve karakterimiz az çok oluşmuş olacağını düşünüyorum.

Karakterin oluştuğu bir dönemde tek başımıza ayakta durabilmenin ne olduğunu bilmemiz gerekir. O zamanlarda kazanacağımız tecrübeler arkadaşlıklarımızı doğru seçmemizi ve kişiliğimizi çoğunlukla iyi yönde etkileyecek ve oluşturacaktır. Tabii ki kötü yönde de olabilir fakat öğrenci onlardan nasıl uzak durması gerektiğini biliyorsa bu ona kendi iradesini güçlendirir.

Kendimizi bir yatılı okul öğrencisi var sayalım. 4 kişilik bir odada kalacağız. Ve kalacağımız kişilerden ikisinin kötü alışkanlıkları var ve bir süre onlarla kalmanız gerekiyor. Bu durumda bu konuda ya onların vereceği kötü yönde tavsiyeleri göz ardı ederek ve onlara uymayarak belki de onları değiştireceğiz ya da onlara sadece bir kereliğine bile olsa uyarak hayatımıza o alışkanlığı sokacağız. Bu ise kişinin ailesinin verdiği tavsiye ve derslerden gelen ya da öğrencinin ileriyi düşünerek mantıklı hareket etmesinden doğacak bir karar olacak. Fakat bilinçli ve mantıklı bir öğrenci birinci şıkkı yani iyi olanı seçecektir. İşte bu durumda kişinin iradesini güçlendiren bu olacaktır. İnsanların tavsiyelerini uymadan ve adım atmadan önce bir durup kararlar ve kararların ileride yol açacakları konusunda düşünüp kendimiz için doğru olanı seçmemize yol açacaktır.

Arkadaşlar konusunda yaşayacağımız zorluklar ise bize kime güvenip kime güvenmeyeceğimiz ve daha birsürü şey katacaktır. Bunların bazılarını yatılı olmayan okullarımızda da kavrayabiliyoruz. Fakat yatılı okullarda tamamen bunla yüz yüze kalacak ve tek başımıza çare bulmaya çaışcağız. Belki de burada bulacağımız çok yakın arkadaşlarımız bizim ailemiz gibi olacak ve hayatımıza yeni bir anlam katacak. Onlarla eynlenecek, coşacak ve onlarla üzülüp ağlayacağız. Yurtta kaldığınız yerde geceleri arkadaşlarımızla sabahlayıp oyunlar, eylenceler ile zamanın nasıl geçeceğini anlayamayacağız. Aslında bir nevi gençliğimizi de özgürce ve dilediğimiz gibi yaşayabileceğiz belki de. Çünkü kendi hayatımızı kendimiz yönetiyor olacak ve yeri gelince de eyleneceğiz. Kuracağımız sağlam arkadaşlıklarla kötü günümüzde üzüleceğiz fakat belki de en güzel şeyi farkına varacağız, kendi değerimizi anlayacağız.

Bunlar tabii ki de güzel şeyler. Bunların yanında bir sürü zorluk da yaşayacağız elbette. Bütçemiz olcak ve nasıl harcamamız gerekeceğini öğreneceğiz çünkü dilediğimiz gibi harcarsak paramız erkenden bitecek ve duvara toslayacağız. Bunun yanında borç da almanın sıkıntısını yaşayacağız. Ama dikkatli ve az az harcarsak kalanı da bir yerde toplayıp böyle durumlarda bir “B” planımız olmuş olacak.

Kısacası tam da kişilik oluşurken öğrendiğimiz bu tecrübeler beynimize işleyecek olabilir. Beyin demişken de kalbimizle değil beynimizle karar vermemiz gerekecek. Daha bu kararın en başında bile. Mesela benim ağabeyim üniversitede mühendislik okuyacaktı fakat işsizlik gibi nedenler ve en önemlisi hiç sevmediği fizik dersinin mühendisliğin ana derslerinden olması nedeniyle eski hedefi olan eczacılık okuma kararına geri döndü. Buna da kendi mantığıyla karar verdi. Yatay geçiş yapmadan önce puanı Ankara’daki bir eczacılık fakültesine yetmediği için bundan vazgeçmişti fakat diğer durumları göz önünde bulundurunca kalbiyle değil beyniyle karar vererek zevk alacağı ve işsiz kalmayacağı bir işte okumanın daha mantıklı olacağını anladı ve yurtta kalmayı göze aldı. Bu tabii ki de bizim için üzücü fakat ailemdeki herkes onun geleceği için bunu olumlu buluyor. Üniversitenin yanında yurtta da büyük ihtimalle kendine birsürü tecrübe katacak.

Aile açısından yurtta kalmak hüzünlü bir durum olabilir. Çünkü aşırı özlem duyulacak fakat zaten dünyanın dışına falan gidilmiyor bu yüzden aralarda ailenin yanına gelinecek ve özlem giderilecek. Fakat bunun dışında öğrenci kendi yaşayabilmeyi o yaşta öğrenecek ve o yaşta öğrenecek olması da ona ve kişiliğine birçok şey katacak. Bu yüzden yatılı okulda kalmanın ben de mantıklı olduğunu düşünüyorum. Tabii ki bunların en azından bir kısmını  yatılı okulda kalmasak da edinebiliriz fakat kendi ayaklarımız üzerinde durmayı ancak ilk kez o zamanlarda  keşfettiğimizde tecrübeler bedenimize işleyecek ve kişiliğimizi oluşturacaktır. Tabii bunun için illaki aileden çok uzun bir süre kalıcı olarak gitmek zorunda değiliz. Bunun için kısa sürelik gelişim kampı vs. de etkili olabilir.

(Visited 169 times, 1 visits today)