Şu ana kadar okuduğum en güzel kitap, bir ay boyunca bitirmek istemediğim, çok özel bir kitaptı. Kitabın adı “Kemik”. Kitapları genelde zor beğenirim ama bu benim için en güzel kitaptı. Bu kitabı çoktan bitirdim ve 5/A’dan Zeynep Kerime Polat’a verdim, o da benim gibi okuyup mutluluk duysun diye.
Kitap, yaşlı bir adam ile bir köpeğin hikâyesini anlatıyor. Yaşlı adam uçsuz bucaksız bir yerde yaşıyor ama köpek ormanların derinliklerinden geliyormuş. Bir gün yaşlı adam bu köpeği görür ve her gün onu görmek için tekrar gelir. Bir süre sonra, adamın torunu da bu köpeği görmeye gelir. Torun, güneydeki köpeği yaklaşabilmişti ama sonunda adam köpeğe ısınır ve ona “Kemik” ismini vermek ister, çünkü adam köpeği bulduğunda, kemik gibi incecikti.
Hikayenin sonunda, adam ve köpek birlikte yaşamaya başlarlar. Bir gün ormanda piknik yapmaya giderler. Orman, uçsuz bucaksız bir yerdir ve yolları uzun sürer. Ama işler kötü gitmeye başlamaz, her şey normal gidiyordur. Ancak bir anda adam yere düşer ve torunu gitmiş olduğu için yalnızca Kemik kalır. Kemik, çaresizce havlar ama başka bir şey yapamaz. Havlamaktan başka hiçbir şey yapamamaktadır. Adam ne olduğunu anlamadan kalkar ve hiçbir şey hatırlamaz. Sadece boş boş bakıyordur. Kemik ona yaklaşır ve onu yalayarak yardım etmeye çalışır.
Sonunda eve dönerler ve birlikte mutlu bir nefes alırlar.