Onunla tanışmamın bütün hayatımı değiştirebileceğini bilmiyordum. Yağan yağmura, gecenin soğukluğuna ve ayağımdaki terliklere aldırmadan sanki üzerimdeki yükler koşarsam sokaklara dağılacakmış gibi saatlerce koştuğum o gece. Üzerimde kuru bir kıyafet ve ayakta durabilecek gücümün dahi kalmadığı o gece. Karşıma çıkan ilk mekana girdiğim, dinen yağmurun aksine dinmeyen gözyaşlarım eşliğinde bir sandalyeye oturup içecek bir şeyler söyledim ve aydınlanan gökyüzünü izlemeye başladığım o gece. Her şeyin başladığı o gece…
‘’En son böyle ağladığımda iki gün başım ağrımıştı. Her kim veya ne için üzülüyorsan eve giderken ağrı kesici almanı tavsiye ederim.’’ Yanımdan gelen sesle yüzümü buruşturdum. Neydi bu şimdi, bir çeşit flört etme şekli falan mı? Saçma tavsiyesi karşısında sessiz kalarak yanımdan kalkması için adama bakmaya başladım. ‘’Anlatmak ister misin? ’’ Adamın gitmeyeceğini anladığımda o yokmuş gibi davranmaya karar verdim. Kafamı cama yaslayarak gözlerimi kapattığım sırada konuşmaya başladı ‘’ Sana asılmaya çalışmıyorum merak etme. Sadece kötü bir gün geçiriyorum ve konuşacak birine ihtiyacım var. Gördüğün gibi burada bizden başka kimse yok.’’ ‘’ Üzgünüm ama benim dertlerim bana yetiyor.’’ dedim. ‘’O zaman önce sen anlat nasıl olsa bolca vaktimiz var.’’ demesiyle birlikte derin bir nefes alarak adama döndüm ve ‘’ Eğer anlatırsam gidecek misin?’’ diye sordum. Kafasını salladığında hiç istemesem de anlatmaya başladım.
Adını bile bilmediğim adama daha önce kimseye anlatmadığım şeyler anlatmıştım. İşin garip yanı hoşuma da gitmişti. Birkaç saatliğine de olsa bütün dertlerimden uzaklaşmış ve çocukluğuma dönmüştüm. Fakat çocukluğumdan normal hayata dönmem pek de uzun sürmedi. Öğlene doğru eve dönerken üzerimdeki mutluluğun ve enerjinin yavaş yavaş kaybolmaya başladığını hissediyordum. Ne sanıyordum ki bir gece tanımadığım bir adama yaşadıklarımı anlatıp biraz sohbet edince her şeyin geçeceğini falan mı?
Aradan yaklaşık altı ay geçmişti ve biz Ozan’la hala görüşüyorduk. En yakınımdı ve birlikte sık sık buluşup sohbet ediyorduk ve o gün… İşte ne olduysa o gün oldu. Annemden bir telefon aldım ve adıma bir kitap çıkarıldığını, yazarının ise Ozan olduğunu söyledi. Adeta dumur olmuştum. Bir süre olduğum yerde kaldıktan sonra annemin sesiyle kendime geldim, işim olduğunu ve kapatmam gerektiğini söyleyerek telefonu kapattım ve Ozan’ı aradım. Birkaç çalıştan sonra telefonu açtı ve sanki hiçbir şey olmamış gibi ‘’Efendim’’ dedi ‘’EFENDİM’’. O kadar sinirliydim ki tanıştığımız yere gelmesini söyleyerek başka bir şey söylemesine izin vermeden telefonu kapattım.
Oraya vardığımda Ozan çoktan gelmişti. Yanına doğru ilerledim. Geldiğimi fark etmiş olacak ki ayağa kalktı. Onu ittirerek gerilemesine sebep oldum ve bağırmaya başladım ‘’ Bana yalan söyledin! Sana anlattığım onca şeyden sonra bana yalan söyledin!’’. Etraftakilerin bakışları çoktan bize dönmüştü. Ozan ‘’ Gel bunu dışarıda konuşalım, herkes bize bakıyor.’’ dedi ama ‘’herkes’’ benim umurumda değildi. Aylardır güvenerek her şeyimi anlattığım, en yakın arkadaşım dediğim adam ona anlattığım her şeyi insanlara anlatmayı seçmişti ve üstelik bana yazar olduğunu bile söylememişti. ‘’Ben sana yalan söylemedim çünkü sana mesleğimle ilgili bir şey söylemedim.’’ dedi. Daha fazla konuşursak kalbini kıracağımdan emindim o yüzden yürümeye başladım.
Eve geldiğimde kapının önünde bir paket duruyordu. Paketi alarak içeri geçtim ve koltuğa oturup paketi açmaya başladım. İçinden bir kitap çıkmıştı. ‘’ Kelebek Etkisi’’ isimli kitabın ne olduğunu az çok tahmin ediyordum. İlk sayfasını çevirdiğimde tahminlerimin doğruluğunu kanıtlayan o yazıyı gördüm ‘’ Pınar Yıldız’a ’’. Kitabın içeriğini bilsem de okumaya başladım. Okudum, okudum, okudum… hayatım gözlerimin önünden geçiyor dedikleri bu olsa gerekti. Benim hayatım henüz bitmemişti fakat kitap her ne kadar benim hayatımı anlatıyor olsa da kitaptaki hayatım bitmişti üstelik güzel bitmişti. Benim hayatım olamayacak kadar güzel bitmişti ve o an bir karar verdim. Bu hikayedeki kız bendim ve benim hayatım yazılmıştı, tek yapmam gereken mutlu sona ulaşmaktı.