Asil her sabah olduğu gibi bu sabahta erken kalktı. Gözünü yavaş yavaş açtı ve yataktan istemeyerekte olsa kalktı. Kalkar kalkmaz karşısında bir ejderha gördü! İlk başta dün gece yatmadan önce kütüphaneden aldığı o eski kitabın etkisinden çıkamadığı için hayal ettiğini zannetti. Fakat ürkerek yanına yaklaşıp ona dokunduktan sonra o pullu derisini elinin altında hissetti ve korkudan geri çekilirken yere düştü.
Ejderha Asil’e şaşkın bir şekilde bakıyordu. Asil ne yapacağını bilemedi ama gününe normal bi şekilde devam etmesi ve okula gitmesi gerekiyordu. Yüzünü yıkamak için tuvalete giderken devasa ejderha da onu takip etti ama kapıda durdu. Asil kendi kendine tuvaletten çıkınca gideceğini düşündü ama kapıyı açtığında heybetli bir şekilde karşısında duruyordu. Sonrasında kahvaltı hazırladı ama ejderha elindeki yemeğe aç gözlerle bakıyordu. Yaptığı yemeği ejderhanın ağzına attı ve o da afiyetle yedi. Sonra ejderhaya dönüp “Benim okula gitmem lazım ama sen oraya gelemezsin.“ dedi ve Asil’in bunu demesiyle ejderha bir anda avuç içi kadar küçüldü ve kanatlarıyla uçarak omzuna kondu.
Asil Ejderhayı çantasına koydu ve okula gitti. Okulda ilk başlarda hiç ses çıkartmadan sanki bir oyuncakmış gibi çantasında durdu. Fakat resim dersinde masada duran meyveleri tuvaline çizerken bir anda portakalın üstünde ejderhayı gördü ve tam onu yakalamak için uzanırken ejderha kaçmaya başladı. Asil sınıfın etrafında onu kovalarken bir anlık gözünü kırpmasıyla kendisini okuduğu kitaptaki evrende buldu. Ejderhanın peşinden koşmaya devam etti ve en sonunda hikayedeki prensesin kalesine geldiler.
Prenses Asil’e dönüp “Ejderhamı seni benim yanıma getirmesi için yollamıştım ve sana şunu söylemek isterim: Korkularla savaşmak için gerekenler sadece cesaret ve azimdir.” dedi. Asil bir anda kendisini tekrar sınıfta buldu ve prensesin dediklerini düşünmeye başladı. Biraz üstüne düşündükten sonra çocukluk hayali olan ama asla öğrenmeye kalkışamadığı keman çalmak aklına geldi ve verdiği mesaj, aydınlanma için prensese teşekkür etti…