Türkiye dışına tatile çıkmak, şehir ortamından uzaklaşıp başka kültürler öğrenmekse niyetiniz Lesvos tam size göre bir yer. Oraya gitmeye kararlıysanız en az 1 haftanızı ayırın; çünkü biz Lesvos’u 5 günde bile tam gezemedik. Gittiğinizde size yiyecek olarak deniz mahsulleri, et ve salata öneririm. Özellikle de “Greek Salad” denilen bir salata vardır ki; çok lezzetlidir. Üzerinde kocaman iki beyaz peynir, büyük parçalarla doğranmış soğan, domates, salatalık, biber ve üzerine taze organik zeytinyağı. Bunu evde de yapabilirsiniz fakat bu orada yiyeceğinizden asla daha güzel değildir. Oraya giderseniz güney taraflarda yani “Nifida, Plomari” gibi yerlerde kalmanızı öneririm. Çünkü suyu rahatsız etmeyecek soğuklukta, havası ise bunaltmayacak kadar sıcaktır.
Evet biraz da Lesvos’un kültüründen bahsedelim. Lesvos M.Ö.2000 yılında ortaya çıkmıştır. 1462 ve 1911 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı olan adada, çok lezzetli meyve ve sebzeler yetiştiği için Osmanlılar “imparatorluğun meyve bahçesi” diyorlarmış. 1913 Balkan Savaşı’ndan sonra Londra Antlaşması ile ada Yunanistan’a bırakılmış, Türkler 1922’de adadan ayrılmış. Yaşayan halkın çoğunluğu Hıristiyan’dır. Kilise ve manastırlarda girdiğinizde çok ilginç bilgiler öğrenebiliyorsunuz. Din ayrımı yapmadan, kilise ve manastırlar ziyaret edilmeli, farklı kültürler keşfedilmeli.
Gezerken gördüğümüz en ilgi çekici şeylerden biri de yol kenarlarındaki, küçük, içinde mumlar yanan ve fotoğraflar bulunan kabinlerdi. Bunların içinde birer hac işareti ve Hz. İsa fotoğrafı vardı. Yapılma amacı ise, o yolda, daha önce can kaybı ile sonuçlanan kazaların olduğunu hatırlatmak ve geçenlerin dikkatli olmalarını sağlamakmış.
Geldik ülke ekonomisine; Lesvos’un ekonomisi, tarıma, özellikle zeytin ve balıkçılığa dayalı. Yıllar önce küçük bir aile işletmesi olarak başlayıp, günümüzde büyük miktarlarda üretim yapmakta olan “Aegean” markalı zeytinyağı fabrikası gezimiz sırasında öğrendik ki, adada yaklaşık 11.000.000 adet zeytin ağacı bulunmaktaymış. Zeytinin yanı sıra tütün, hayvancılığın da ekonomiye katkısı hafife alınamaz.
“Varvagianni” olarak adlandırılan ve Türk rakısına benzer olan bir rakı üretimi de yapılmaktadır. Tesisler turistik olmasa da, bilgi almak istediğimizde, ada halkı oldukça samimi tavırlarla ve güler yüzle yardımcı olmaya çalıştı.
Gidip gezin, pişman olmayacaksınız.