Bir insanın ruh hali ve sağlığının iyi olması çok büyük bir değer taşımaktadır. Ruh sağlığı, kişinin duygu
ve düşüncelerinin işleyişinde herhangi bir aksaklığın bulunmaması olarak bilinir. Ruh sağlığı yerinde
olmayan kişiler hem kendilerine hem de çevrelerine zarar verme eğilimindedirler.
İnsanların ruh sağlıklarını korumanın en temel yolu, onların sosyalleşmesi, kendilerini olduğu gibi kabul etmesi,
başarıya ve paylaşıma yönelik tavırlar takınması ve doğa ile iç içe olmasıdır. Ruh sağlığının önemli bir diğer sebebi de yalnızlık duygusudur. Yalnızlık, insanları depresyona sevk eden bir durumdur. Bunu önlemek, insanlarla zaman geçirmek, iyi ve güzel dostlar edinmek ve bu problemin önüne geçebilecek çözümler arasında sayılabilir.
Etrafımızdaki şen şakrak insanların aslında acı dolu olabileceği kimsenin aklına gelmez. Çok güzel bir insanın katil ruhlu olabileceği gibi de… Bir de duygularını hiç belli etmeyen insanlar vardır. Mutlu ya da mutsuz olduklarını bir türlü anlayamazsınız. Çünkü ruh izin vermedikçe beden bilmez. Bilmediği için verdiği tepkiler hep ifadesiz olur. İnsanların bedenleri ruhlarının aynası veya somut hali değildir. İnsanlar kendilerine “ Ben, ruhunu kaotik varlıkların hizmetine veya hezimetine sunmuş bir bedeni olan ruh muyum; yoksa ruhumu kendimle bir bilip geldiği ve geldiğim ve gideceğim alemin aydınlığını bir saniye bile gözümden ayırmayıp dünya ve içindekilerin karanlığında kalmayan bir bedeni olan ruh muyum?” diye sormaları gerekir.
Bazı durumlar vardır ki insanların ruh hâli üzerinde büyük etkiler bırakabilir. Bunlardan bir tanesi değişen hava koşullarıdır. Hava durumu değişebilen bir koşuldur. Ne zaman ve nasıl değişebileceği konusunda kesinliğe ulaşılamaz. Tıpkı hava durumu gibi, duygularımız da bazen doğanın kararsız ve kontrol edilemez değişimleri gibidir. Hava durumu, insan psikolojisini çeşitli şekillerde etkiliyor. Sonbaharın getirdiği yağmurlu ve nemli hava ile baş ağrıları artıyor. Bu durum, özellikle yazın o alıştığımız içimizi ısıtan güneşin yerini kara bulutların aldığı geçiş döneminde daha çok hissediliyor.
Güneş ışınlarının azaldığı günler de mutlu hissetmenizi sağlayan serotonin hormonu azalır. Kısalan günlerde beraber ve güneş ışığı ile temasımız azaldığında; D vitamini sentezi de azalıyor. Bu da mutlu hissetmenizi sağlayan serotonin hormonunda azalmaya sebep oluyor. Ani hava değişimleri ile dışarı çıkma koşullarının zorlaşması, insanı asosyalliğe ve isteksizliğe itiyor. Havaların birden değişmesi plânlarınızda aksaklıklara sebebiyet veriyor. Bu durum kişiyi daha isteksiz kılabilir. Yağmurlu havalar, yoğun eklem ağrıları getiriyor. Hava dokuların şekil değiştirmesine ve eklem ağrısına neden olabiliyor.
Ağaçların yapraklarının sararıp dökülmesi ve yağmurlu havaların kasveti farkında olmadan depresyona sürükleyebiliyor. Kapalı havalarda serotonin için karbonhidratlı yiyeceklere yönelmeye yol açar ve kişinin kilo almasına neden olur. Gecelerin uzaması, gündüzlerin kısalmasıyla beraber vücudumuz ihtiyaç duyduğundan daha fazla melatonin üretir. Bu uyku hormonunun artmasına neden olur. Aşırı sıcak havalarda insanların sınırlı ve saldırgan olduğu gözlemleniyor. Mevsim geçişlerinde, uyku düzeninin bozulması ile birlikte dikkat dağınıkları ortaya çıkıyor. Bu gibi sebepler insanların ruh hâli üzerinde etkiler.
Sonuç olarak hava koşulları da, duygularınız gibidir. Bazen mutlu bazen ise depresif olursunuz. Ama aslında hayatın zevki de buradan çıkar. Çünkü insanların duyguları yaşamlarını da etkiler. Robert Henri’nin de dediği gibi “Kendi duygularınız ciddiye alın ve onları asla göz ardı etmeyin.”