Karmakarışık Doğum Günü

Telefonumdan gele bildirim sesiyle uyandım. Yavaşça gözlerimi araladım ve güzelce esnedim. Telefonuma baktığımda o bildirimin Ali’den olduğunu fark ettim. Beni bu akşamki doğum günü partisine çağırıyordu! “Saat 10’da seni bekliyorum” yazıyordu. 10 biraz geç değil miydi? Çok kafama takmadım. Önce yüzümü yıkadım sonra dolabımdan rastgele bir tişört seçtim. Partiye biraz erken gitmem lazımdı. Bütün gün oyalandım. Partinin başlamasına daha 1 saat vardı. Ali’nin evine gelip kapıyı çaldım. Selamlaşıp sarıldık. Ardından parti için yardım ettim. Her şey hazırdı. Ali’ye kaç kişinin geleceğini sordum. “Birkaç kişiyi çağırdım.” diyerek cevap verdi. Kapının zili çaldı. Hiç tanımadığım birisi gelmişti. Sonra zil tekrar çaldı ve yine tanımadığım birisi geldi. Partideki kişi sayısı bir anda artmaya başladı ve ben Ali dışında hiçbirini tanımıyorum. Moralim bozulmadı değil. Biraz acıktığım için masaya koyduğumuz yiyeceklerden birkaç tane yedim. Yedikten sonra etrafa bakındım ama Ali yoktu. Nereye gitmiş olabilirdi? Ev o kadar kalabalıktı ki Ali’yi bulmak imkansızdı. Birkaç kişi çağırdığını söylemişti ama en az 50 kişi vardı! Buradaki kimseyi tanımıyorum ve Ali’de ortalıkta yok, çok iyi. Ne yapacağım şimdi? Etrafa çaresizlikle bakındım. Buldum! Ali’nin yaptığı içecekten içebilirim! Aklıma başka bir şey gelmedi. Önce bir bardak aldım, sonra da hızlı adımlarla sürahinin yanına gittim. Kendime bir bardak içecek koydum. Çok garip gözüküyordu. Kırmızı renkli ve asitli bir içecekti. Bir an kararsız kaldım. Gözümü kapadım ve ve hepsini içtim. Tadı portakallı ilaç gibiydi. Bir anda başım dönmeye başladı. Ne koymuştu bunun içine. Her ne varsa çok ağırdı. Zar zor salondaki koltuğa yürüyüp oturdum. Herkes çok eğleniyor fakat Ali’den hala bir ses yok. Biraz daha iyi hissediyorum. Artık gitmek istiyorum. Bu kadar bana yeter. Çantamı kapıp kapıya doğru ilerledim. Ayakkabımı giydim ve evin yolunu tuttum.

(Visited 2 times, 1 visits today)