Kariyerli, 30’lu yaşlarda, etkileyici, havalı denecek kadar güzel, ancak hiç evlenmemiş kadınlar ne ister. Tabii ki bir eş, şöyle kişilikli ve kariyerli . Çünkü kendileri genç olduklarından, hayatlarını kendileri kazanır durumda olmaktan sıkıldıklarından aslında kendileri de evlenip hemen çocuk sahibi olup evlerinin ve çocuklarının yanında kalmak istediklerinden, iyi bir eş, iyi bir baba adayı isterler.
Yaş çok erken ilerlemektedir. Yaş ilerledikçe hayatlarında bir şeylerin yanlış gittiğinin farkına varırlar. Bu dünyada yalnız kalma korkusu her insanda olduğu gibi onlarında hücrelerinin son noktasına kadar dolar.Önce özgür yaşamaktan bahsederler, evlilik onlara esaret gibi gelir. Çünkü onlar Feministtir. Çünkü onlar erkeğin kadınla eşit haklara sahip olmasını savunurlar. Yalnız eşitlik öyle boyutlara varmıştır ki artık haklar değil kadın ve erkeğin her alanda, her şeyde eşit olduğu yargısı savunulmuştur. Kariyerli kadınlarımızın gözünde imkansız. Kendilerinden başka birinin hayatını düşünmek, onun sorumluluğunu almak, gereğince sınırlı olmanın büyüsünü hiçbir zaman yakalayamayacaklar.Çocuk yetiştirmek öyle sanıldığı kadar kolay değildir. Yorgun eve gelen anne ve baba akşam kendi ruh hallerini düzeltecekleri yerde bir de yeni yetişmeye başlayan çocuğun sorularına maruz kalırlar.Neden kemiklerimiz var gibi sorulara cevap vermek için çocuklara yönelik basit bir dille anlatılan ama bu sorulara cevap bulabileceğiniz resimli ansiklopediler alınır.
Ev hanımlarımız eskiden onlar annelerimizdi, dedikodulu gün toplantıları, akraba gezmeleri ve çocuk yetiştirmek adı altında sadece çocuklarının fiziksel ihtiyaçlarını karşılama, ev işi vs. bunlarla geçirirlerdi günlerini. Durum böyle iken kariyer yaptıktan sonra evinde çocuk bakmayı seçen kadına da bu gözle bakılır. Tüm bu çekişmeler, bu düşünceler çocuk yetiştirmenin kolay olduğunu sananlar tarafından ortaya atılmıştır. Ne yazık ki bu kariyer sahibi ama kariyerlerini çocuk yetiştirmek alanında sürdüren kadınlarımızı anlayan tek kişi pedagoglardır.
Hayat paylaşmaktan başka bir şey değil, sanırım hayatı sadece kariyer olarak gören kadınlar paylaşmanın güzelliğini, sorunların, sorumlulukların paylaştıkça azalacağını keşfedemedikleri için bunu yakalayan hem cinslerine ateş püskürüyorlar. Hayatı kaçırıyorlar. Ev hanımlığı mı? Kariyer mi? sorularına maruz kalan kariyerli kadınlar bazı şeyleri eşini, işini, çocuğunu, dostunu aşkla sevmenin sevgiyi güçlendireceğini, sabrı artıracağını, özgüveni arttırdığını göz ardı ediyorlar. Asıl olan sevgidir. “Önce kendinizi sonra etrafınızdakileri sevin, kin tutmadan, öfkelenmeden, kıskanmadan, kıskandırmadan sevin. Sevdikçe sevmenin gücünü fark edeceksiniz.”