Günlerden bir gün sinem yine işe gitmek için sabah erkenden kalkmış.Kahvaltısını yaptıktan ve üstünü giyindikten sonra çantasını almış ve işe doğru yola koyulmuş -Sinem otuz yaşında kargo uçaklarının pilotluğunu yapan yalnız yaşayan bir kadındır-Havaalanına vardığında kendine sıcak bir kahve almış ve pilotluğunu yapacağı uçağa kolilerin yüklenmesini beklemeye başlamış.Koliler yüklenirken kendi kendine aklından acaba ıssız bir adaya düşse neler yapması gerekir diye düşünmüş sonuçta yaptığı işin az da olsa tehlikeli bir yanı var.Sinem kafasında bunları düşünürken yanına görevli gelmiş ve Sineme kolilerin uçağa yüklendiğini yardımcı pilotun uçakta onu beklediğini ve onunda uçağa gidebileceği herseyini hazır olduğunu söylemiş.Sinem kahvesini bitirip çöpe atmış ve uçağa doğru yürümeye başlamış , uçağa girmiş ve koltuğuna oturmuş.Dönüp yardımcı pilotun kim olduğuna bakmış yardımcı pilot yakın arkadaşlarından Adilmiş.Sinem aklından neyseki bugün şanslı günümdeyim yardımcı pilot Adil demiş.-Adil sinemin yakın arkadaşlarından-Sinem tabi bir kaç saat sonra olucakları bilmeden kendine şanslıyım demiş.Son hazırlıklarda yapıldıktan sonra Sinem uçağı sürmeye başlamış uçak pistten kalmış ve havalanmış. Gidicekleri yer nerdeyse 5 saat uzaklıktaymış, bir sürü adanın üstünden geçmişler bulutların içine girip çıkmışlar her şey süper ilerliyormuş fakat bir anda hiç beklenmedik bir fırtına kopmuş uçak sağa sola sallanmaya başlamış Sinem ve Adil uçağı kontrolde tutmaya çalışsalarda becerememişler. Bir süre sonra fırtına iyice şiddetlenmiş ve artık kuleyle olan iletişim de kesilmiş Sinem panik olmuş ne yapıcağını bilmiyormuş çok korkmaya başlamış uçak bir oraya bir buraya sallanırken bir anda her yer kapkaranlık olmuş. Sinem gözlerini açtığında yanında yarı baygın halde titreyen Adili görmüş ona doğru uzanmaya çalışmış ama başında sanki bir ağırlık varmış gibi hissediyormuş, daha sonra kendini toparlamış ve etrafına bakınmaya başlamış bir sağa bir sola çevirmiş kafasını nerde olduklarına dahil en ufak bir fikri yokmuş. İyice toparladıktan sonra ayağa kalkmış ve Adlin yanına gitmiş Adilin de gözleri açıkmış Sinem Adilin kollarından tutmuş ve onu ayağa kaldırmış. Sinem aklına sabahki düşündükleri gelmiş şu an cidden ne yapıcağını ne kendisi ne de arkadaşı biliyormuş resmen ıssız bir adada mahsur kalmışlar uçaklarıda paramparça olmuş.Aradan saatler geçmiş , günler geçmiş Sinem ve Adil gittikçe vahşi doğaya alışmaya başlamışlar sonunda bir gün Sinem bir helikopter sesi duymuş yanında bulundurduğu anahtarı çıkartıp güneşe doğru tutmuş helikopterin içindekiler onları görmüş ve onları kurtarmışlar. Sinem ve Adilin yaşadığı bu olaydan sonra ikisiylede gazeteciler röportaj yapmak istemiş.Sinem ve Adil röportaja başlamışlar ve birisi Sineme neden hiç ıssız bir adaya düştüğünde yanında ne alması gerektiğini düşünmediğini soruyor bunun üstüne sinem röportajı şu kelimelerle sonlandırıyor”başıma bunların gelceğini bilseydim ,ıssız bir adaya düştüğümüzde yanıza alacağınız üç şey ne olurdu, diye sorulduğunda uzun uzun düşünürdüm. nerden bilebilirdim ki ” böylece bu hikayede burda bitiyor
Sude Özmen