Kardeş Bağı

Araştırmacılar bireyin bilişsel, sosyal ve kişilik gelişiminde ailenin önemine istisnasız hep değinirler. İşin gerçek yüzüne bakacak olursak insanalar arasında süre gelen en uzun vadeli olan ilişki kardeşlerin arasındaki ilişkidir. Kardeşler birbirlerinin hayatında çok önemli bir rolleri vardır, birbirlerinin sosyal ve duygusal gelişimlerini etkiledikleri gibi her ne kadar arka planda bırakılsa da birbirlerinin akademik başarılarını da etkilerler. Bir çocuğun küçükken ki en büyü hayali doktor veya mühendis olmaktansa ablasının ağabeyinin yolundan gitmektir her zaman. Kardeşlerin birbirleriyle olan bağları hayata karşı yeni yelkenlerin açıldığı, kavgaların ve kıskançlığın olduğu ama aynı zamanda paylaşımların olduğu ayrıca sorunlara da nasıl yaklaşılması gerekildiğini, nasıl çözüm yolları bulunması gerektiğinin öğrenildiği ilişkilerdir. Bu sebeple de kardeş ilişkilerinin sosyal, bilişsel ve dolayısıyla akademik gelişimi için en kuvvetli unsurlardan biri olduğu sıklıkla gündeme düşer.

Kardeşler arasındaki ilişkiyi anne baba, çocuk ilişkisinden ayıran bazı ayırt edici önemli özellikler vardır. Mesela kardeşler arasındaki yaşların arasının anne babayla karşılaştırıldığı zaman farkın daha az olması nedeniyle bu aralarındaki bağ daha kuvvetlidir. Ayrıyeten daha çok isteğe ve eşitliğe dayanması nedeniyle ebeveyn ilişkisine nazaran daha bağlayıcıdır. Bu bağdan dolayı da kardeşler birbirleriyle daha rahat iletişim kurabilmektedir aynı zamanda daha rahat birlerine hayatlarını, sırlarını paylaşmaktadırlar. Buna örenk verecek olursak bir kardeş okul hayatında yaşadığı bir problemi ilk ablasına abisine anlatmayı daha güvenli bulur. Çünkü çocuğun gözünde anne ve baba hata yapmayan kusursuz ebeveynilerdir. Oysaki ablası veya abisiyle olan bağından dolayı onlarında bazen yaptıkları hatalara güvenerek içlerini dökmekte kendilerini daha rahat hissederler. Burada çocuktan çok ebeveynlere okları yöneltmek isterim. Hepimiz insan olarak hata yaparız ve hata yapmakta özgürüzdür. Fakat ebeveynlerin çocuklarıyla hiçbir şey paylaşmaması, anlattıkları anılarında bile kusursuz olması için en ince ayrıntısıyla oynamaktan çekinmeyen, durmadan kendi nesilleriyle çocuklarının nesillerini karşılaştırma çabalarından dolayı çocuklar ailelerinden çekinir, ailelerine karşı hata yapmaktan utanır hale gelmiştirler. Ama kardeşleriyle olan ilişkileri tam tersidir. Her ne kadar zaman zaman kavga içinde olsalar da birbirlerini her zaman belli etmeseler de anlayabilmektedirler. Tek çocuk olan ailelerde ise genel olarak dışa yansıtılmasa da hissedilen kardeş eksikliğinin temle nedeni de budur.

Kardeşlik; paylaşmanın, sevginin ve güvenin tadılabileceği kuvvetli bir bağdır. Anne babanın çocuklara karşı sergilediği tutumlar, birlikte zaman geçirmek ve iş birliğinin önemini ifade etmek bu bağı güçlendirmek açısından çok büyük önem taşır. Aile kardeşler arasında oluşan bağın güçlenmesine yardımcı olabilecekken bezenleri de bu bağı tamamen kopmasına ortam hazırlayabilmektedir. Bu iki durum arasındaki ince çizgi her şeyin başlangıcı olduğu gibi aynı zamanda bitişidir de.

 

(Visited 71 times, 1 visits today)