Karanlık Kamp Gecesi

Perşembe günü için çok heyecanlıydım. Çünkü okul gezisi için kampa gidecektik. Ben Ebru ile eştim. Ebru benim çok sevdiğim bir arkadaşımdı. Neredeyse çarşamba günü uyuyamayacaktım. Perşembe günü gelmiş çatmıştı. Ebru ile servise bindik  ve yola başladık. Kampa geldiğimiz çadırımızı kurduk. Sonra işlerimizi yaptık. Öğretmenimiz Ayşegül Hanım Ebru ile benim odun toplamak için ormana gitmemizi istedi. Ebru ile ben neredeyse 70 tane odun toplamıştık bile. Ebru daha çok odun için ormana açılmamızı istedi. Ben başta biraz endişelendim. Sonra ise kabul ettim. Ormana açıldığımızda 50 tane daha bulduk. Elimiz çok ağır olmuştu. Ayrıca çok yorulmuştuk. B.ir ağacın altında 2 dakika dinlenmeyi teklif ettim. Ebru hemen kabul etti çünkü oda çok yorulmuştu. Geri dönmek istedik ama dönemedik. Çünkü kaybolmuştuk! Önce soldan gitmeyi denedik. Ama olmadı geri dönüp sağı denedik ama yine olmadı. Bu sefer ayrılmayı denedik. Yine olmamıştı. Artık korkmaya başlamıştık. Hava ise soğuktu. Ekim ayında havanın sıcak olmasını bekleyemezsiniz. Kim bilir nasıl geri döneceğiz. Ayşegül Hanım bizim için çok endişeli olmalıdır. Biran Ebru’nun aklına bir fikir gelmişti. Telefonlarımız cebimizdeydi. Önce benimkini kontrol ettik. Oradaydı ama şarjı yoktu. Sonra Ebru’nunkini denedi. şarjı vardı. Biran için sevindik. Hemen Ayşegül Hanımı aradık. Çalıyordu .Tam o sırada onunda şarjı bitti. Neredeyse ağlayacaktık. Bir gece geçirebileceğimizi düşündük. “Ayılar olmasın?” diye sordu Ebru. Burası kamp alanı Ebrucum. Burada ayı yok. İki tane kocaman yaprak bulduk. (Şansımız yaver gitmiş.) Uykuya dalmaya çalıştık. Çok kolay oldu çünkü çok yorucu bir gün geçirmiştik. Sabah olduğunda kahvaltı için düşünüyorduk. Meyveler bulup yedik. Sonra aklıma bir fikir geldi. Ayak izlerimiz! Ayak izlerimizi takip edip yolu bulduk. Ama biz kamp alanına vardığımızda okul otobüsü gitmişti bile. Artık dönüş şansımızın kalmadığını düşünüyorduk. Ayrıca ikimizin de şarjı bittiği için kimseyi de arayamazdık. İkimizde panikten ağlamaya başlamıştık ki birden karşıdan bir başka okul otobüsünün kamp alanına girdiğini gördük. Tam yardım istesek mi diye düşünürken otobüsün kapısından daha önce bizim okuldan ayrılan ve başka okula giden Meltem öğretmenimin indiğini gördüm. Çok şaşırmıştım ve ona doğru koşmaya başladım. Ebru ‘da arkamdan koşuyordu. Sevinçten çığlık atıyorduk. Meltem öğretmen bizi görünce oda çok şaşırdı ve ikimize de kocaman sarıldı. Ona ağlayarak başımıza gelenleri anlattık. Meltem öğretmen bizi önce sakinleştirdi. Sonra öğretmenimizi arayarak gelip bizi almalarını sağladı. Bu yaşadığım en kötü kamp macerası olmuştu. Neyse ki sonu mutlu bitmişti

(Visited 6 times, 1 visits today)