Kapüşonun Altındaki Yüz

Kafeye girip boş bir yere oturduk. Arkadaşlarımla en son aylar önce buluşabilmiştik. Artık final haftamız da geçtiğine göre rahat rahat gezip tozabilirdik. Garsonu çağırıp fotoğrafımızı çekmesini istedik. Tam ayağa kalkıyordum ki masamdaki kahve, siyah beyaz zebra desenli kazağıma döküldü. Nasıl bir şanssızlıktı bu! Hemen geri geleceğimi söyleyerek tuvalete koştum. Tuvalet, kafe gibi lüks ve temizdi. Dört tuvaletin karşısındaki mor duvarda, duvarın bir ucundan öbür ucuna kadar uzanan bir ayna asılıydı. Aynanın altındaki lavaboda kazağımdaki kahve lekesini çıkarmaya çalıştım. Sonra kafamı kaldırdım ve bir an aynada göz göze geldik. Bakışları tüylerimi ürpertti. Gördüğüm şey doğru muydu yoksa şizofrene mi bağladım diye kafamı çevirdim ki… Orada yoktu. Avazım çıktığı kadar bağırdım: “Yardım edin! Biri beni öldürmek istiyor!”

Hiçbir zaman sıradan bir hayatım olmadı. Hep normal bir aile çocuğu olmak istedim ama demek ki kaderimde yazılı değilmiş. Biyolojik ailem beni daha altı aylıkken Çocuk Esirgeme Kurumuna bırakmış. Bir yıl orada kalmışım ve iki yaşıma geldiğimde birisi beni evlatlık almış. O zamandan on sekiz yaşıma kadar yaklaşık altı aile gezdim. Kimse beni sahiplenmedi. On sekiz yaşıma gelip de reşit bir birey olduğumda ayrı bir eve taşındım. Yalnız yaşadığımdan dolayı kendimi bazen güvende hissedemiyordum ama bu hissin tek nedeni yalnız yaşamam değildi. Bir haftadır beni birisi takip ediyordu. Gerek üniversiteye yürürken, gerek markete giderken hep izleniyormuş gibi hissediyordum. Bir kez otobüsü beklerken, bir kez de kafeye yürürken beni takip eden bu kişi yanıma gelip bana ismimle hitap etti. Ne yapacağımı bilemedim ve hemen oradan kaçtım. Adımı nereden biliyor olabilirdi? İyi niyetli olsaydı beni takip edip arkamdan gizli gizli gelmezdi. Hatlarından anladığım kadarıyla bir kadındı. Acaba sevgilim Deniz’in eski sevgilisi miydi? Ondan ayrılıp benimle çıktığı için beni kıskanmış olabilirdi. Şimdi de beni korkutarak intikamını mı alıyordu? Keşke bir yanlışını yakalayabilseydim de o siyah kapüşonun altındaki yüzü görebilseydim ve onu polise şikayet edip beni neden takip ettiğini öğrenebilseydim.

Arkadaşlarım çığlığımı duyar duymaz yanıma koştular. Onlara beni takip eden birisinin olduğunu ve az önce göz göze geldiğimizi söyledim. Polisi aradık. Üç arkadaşım da kafenin dört bir yanına dağıldılar. Kafenin sakin atmosferi bozulmuştu. Tuvaletten çıkıp ben de aramaya başladım gizli takipçimi. Sessizliği arkadaşım Elif’in bağırışları bozdu. “Onu yakaladım!” Hemen sesin geldiği tarafa koştum. Elif siyah bir figürü kollarından tutmuştu. Var gücüyle çırpınıp kurtulmaya çalışıyordu bu figür ancak Elif çocukluğundan beri güreşen, yapılı bir kızdı. O esnada polis geldi ve olaya müdahale etti. Takipçimi Elif’in kollarından alıp arabaya bindirdiler. Beni de ifademi almak için polis istasyonuna götürdüler.

İfademi verdim ve beni bir odaya aldılar. Önü tamamen camdan, sorgulama odasına bakan bir yerdi burası. Sorgulama odasında iki kişi vardı. Bir sandalyede polis, öbüründe ise takipçim oturuyordu. Kapüşonunu açması için heyecanla bekledim. Kesin Deniz’in eski sevgilisiydi. Başka kim beni korkutmak isteyebilirdi ki? Polis yüzünü göstermesini istedi ve o esnada yüzün gördüm. Beyaz tenli, Pamuk Prensesin saçları gibi simsiyah saçlı, yanakları çilli bir kadındı bu. Otuzlu yaşlardaymış gibi görünüyordu. Daha da merak etmeye başladım. Bu kadın Deniz’in eski sevgilisi değildi. Ee o zaman neden beni takip ediyordu? Polis onu sorgulamaya başladı. “Ezgi Hanım, İrem Kara Hanım’ı neden takip ediyorsunuz?” Ezgi dehşete düşmüştü. Takip etme konusunda profesyonel olamasına rağmen, yakalanmaya alışık değildi herhalde. Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu: “Belki inanmayacaksınız ama İrem benim kardeşim. Ben yedi yaşındayken babam işinden kovuldu ve ekonomimiz iki çocuğu doyurmaya yetmiyordu, bu yüzden annemler onu Çocuk Esirgeme Kurumuna bırakmıştı. Kardeşimi çok seviyordum ondan dolayı o gün bir ant içtim. Onu bulacaktım. Aradan yıllar geçti ve onu buldum. Bir ablası olduğunu bilmesini istiyordum ve bunu söylemek için fırsat kolluyordum ama ona her yaklaştığımda benden kaçıyordu. Kafede tam yanına gelecektim ki bağırdı. Sonrasını biliyorsunuz zaten” Duyduklarıma inanamıyordum. Gizli hayranım ablam çıkmıştı.

(Visited 358 times, 1 visits today)