Kapının Ardındaki Dünya

Her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordu ama bu sabah her şey farklıydı. Gözlerinin önünde birdenbire beliren parlak, altın rengi bir kapı, onu başka bir dünyaya davet ediyordu. Bu büyüleyici kapı onun ayaklarını yerden kesmek için yeterliydi. Hayatında daha önce hiç böyle bir şey görmemişti, kapı adeta ışıldıyordu. Gözlerini altın kapının üstünden alamıyordu. Kapıdan içeri girmek konusunda başta tereddüt etti ama saniyeler geçtikçe kapının büyüsüne kapıldı ve yavaşça kapı kolunu kavradı. Kapıyı açmasıyla birlikte gizemli bir tünelde yolculuğuna başladı. Hayatının en keyifli anlarıyla kaplı olan tünel duvarlarını inceleyerek, tünelde yolcuğuna devam etti ve onu bekleyen maceraya atıldı.

Tünelin büyüleyici yoluculuğu okula her zaman gittiği aynı yolda sonlandı. Kafası karışmış bir şekilde yolda dolanmaya başladı. Kapının onu geldiği yere geri getirdiği için hayal kırıklığına uğradı ve bıkkın bir şekilde okula yürümeye başladı. Yolda bulduğu altın renkli kapının bir hazinenin kapısı olduğuna çok emindi hâlbuki. Büyüleyici olduğunu düşündüğü kapı onu başladığı yere tekrar getirmek dışında hiçbir şey yapmamıştı. Mutsuz bir şekilde okula vardı. Okulda olmaktansa sihirli bir tünelde olmayı tercih ederdi. Her zaman oturduğu sıraya geçti ve günün başlamasını bekledi. Sınıfa zilden sonra giren hocayla beraber olaylar karışmaya başladı. Hoca teker teker herkesin isimlerini söyleyerek yoklamayı alıyordu, sıra ona geldiğinde burada olduğunu söyleyerek elini kaldırdı ama hoca onu görmedi. Kafası karımış bir şekilde hocanın yanına gitti ve burada olduğunu söyledi fakat hoca yine de onu görmedi veya duymadı. Bu sefer iyice kafası karışmıştı, anlam veremiyordu, her gün gittiği okulda, her gün oturduğu sırada ne değişmişti ki bugün herkes onu adeta hafızalarından silmişti. Çaresiz bir şekilde sınıfta etrafa bakarken kapının tıklatılmasıyla içeri biri gırdı. Kendisi.

Kapıdan kendisinin girdiğini görünce olduğu yerde donup kaldı. Kendisinin tamamıyla kopyası olan kişi hocadan geç kaldığı için özür dileyerek onun yerine oturdu. Düşüncelerle bulanmış aklını temizlemek ve bu kâbus gibi günden bir umut uyanabilmek için okul bahçesinde hava almaya karar verdi. Dışarı çıkmasıyla beraber ağaçların, çiçeklerin ve etrafındaki her şeyin mükemmel olduğunu gördü. Etrafta görülebilecek bir tane bile kusur yoktu. Zilin tekrar çalmasıyla tüm öğrenciler bahçeye çıktı. Bahçeye çıkan öğrenciler tıpkı çevresindeki her şey gibi mükemmeldi. Kıyafetlerinde, saçlarında, kendilerinde hiçbir kusur yoktu. Kendi yasadığı dünyanın mükemmel olan halinde bulmuştu kendisini. Her şeyin mükemmel olması onu rahatsız etmeye başlamıştı. Etrafındaki her şeyin mükemmel olma düşüncesi kulağa hoş gelse de yaşayınca onu ne kadar sıktığını fark etti.

Bu mükemmel dünya ona kendi kusurlu ama evi olan dünyasını özletti ve geldiği okul yoluna geri dönme kararını aldı. Her sabah yürüdüğü ama bu sefer hiçbir kusur barındırmayan o yolda yürürken tekrardan karşısına altın renkli o gizemli kapı çıktı ve düşünmeden hemen içeri gırdı. Kapıdan içeri girdiği gibi tüneldeki yolculuğu başladı. Yolculuk  yaparken tekrardan kendi kusurlu ama bir o kadar da evi kadar sıcak olan dünyasına döndü, hayatında ve çevresinde olan kusurları gördürdüğünde ise gülümseyerek tekrardan okulunun yolunda yürümeye başladı.

(Visited 10 times, 1 visits today)