“Yaptığımız şeyler kadar yapmadıklarımızla da gurur duyuyorum. Yenilik binlerce şeye hayır demektir.” demiş Steve Jobes. Size bir sorum olacak, daha önce “Hayatta yapmadığım hiçbir şeyden pişman değilim” diyen birini duydunuz mu? Toplumun yarattığı yaptıklarımızı başarı ile, yapamadıklarımızı ise başarısızlık ile ilişkilendirme algısına bağlı olarak bu cümle kulağa biraz tuhaf gelecektir başta. Ama “Hayatta yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim” diyen birini duydunuz mu diye sorsam cevabınız değişecektir mutlaka. Bu cümleyi her ne kadar sık duymasak da herkesin hayalidir yaptığı hiçbir şeyden hayıflanmamak ve hep doğru olanı yapmak. Yapamadıklarımız ise esefle karşılanır toplum tarafından.
Yapmadıklarımızla övünmek çok sık karşılaşılan bir durum değildir. Hayır diyip teklifleri geri çevirmek hoş karşılanmaz, kaba bulunur. Çünkü hayır kelimesi reddedilme, kabul edilmeme ile bağdaştırılmıştır herkesin gözünde. Bu durum küçüklüğümüzden itibaren başlar. Ebeveynlerimizden ikinci, üçüncü çikolatayı vermelerini isterdik ama cevapları istisnasız hayır olurdu. Parkta kasksız bisiklete binmeyi, her buz gördüğümüzde üstünde kaymayı, koltukların tepesinde ordan oraya atlamayı, merdiven trabzanlarından kayarak inmeyi isterdik aşağıya. Fakat anne, babamız kabul etmezdi. Biz ise hiç sorgulamazdık neden hayır dediklerini, eylenmemize neden engel olduklarını. Büyüyünce anladık tüm bunları. Amaçları bizi korumaktı, hata yapmamızı engellemekti, canımızın yanmasının önüne geçebilmekti kendilerince.
Hayır kelimesi güçlü bir kalkandır aslında. Karşımızdakini kırsa da, hayal kırıklığına uğratsa da, üzse de uzun vadede bizim iyiliğimiz içindir. Ne zaman ve neden diyeceğimizi bildiğimiz zaman, evet diyerek kabul edeceğimiz eylemlerin tehlikelerinden korur bizi. Hayır diyerek kapattığımız kapılar ileride daha güzel yerlere açılan kapılar olarak çıkabilir karşımıza. Hangi kapıyı kapatacağımıza karar verirken ise mantığımız ve içgüdülerimiz devreye girer. Arkadaşlarımla aynı okula gitmeye hayır demeyip daha rahat ve eğlenceli bir eğitim hayatını seçseydim yurtdışında bir üniversiteye girme hayalimi hiçe saymış, gayelerimi çöpe atmış olurdum. Şu anda blog yazıyor olmak yerine büyük bir ihtimalle arkadaşlarımla bir kafede oturmuş sohbet ediyor ya da oyun oynuyor olacaktım. Ama ben gelecekte geçmişe bakıp yapmadıklarımla da yaptıklarım kadar gurur duyuyor olmak istiyorum. İyi ki de hayır demişim demek istiyorum.
Hayır demek evet demek kadar kolay olmasa da bazen bizim için en faydalı, en yararlı çıkış yolu oluyor kendisi. Zamanın çok değerli olduğu, içinde bulunduğumuz bu yüzyılda teknolojik aletler hayatlarımızı ele geçirmeye, zamanımızın büyük bir çoğunluğunu çalmaya başladı. Oysaki biz sadece çevremizdekilere karşı değil, kendimize faydalı olmayacak düşüncelerimize karşı da kuşanmalıyız hayır kelimesinin kalkanını. Örneğin ders çalışırken bizi yanı başımızda duran telefonumuzu açıp internette dolaşmamıza iten iç sesimize hayır demeliyiz, yapacak onca işimiz varken televizyon izlemek için bağıran düşüncelerimizi susturmalıyız. Ne de olsa hayatımızın kontrolü bizim elimizde, kendi senaryomuzu kendimiz yazıyoruz değerli zamanımızı iyi değerlendirmeli ve yazmadığımız şeylerle de yazdıklarımız kadar gurur duymalıyız.