Günlük hayatta pek çok stres kaynağıyla karşılaşılabilir. Bunlardan bazıları insanları beklenmedik anda etkisiz hale getirebilir, siz ne olduğunun farkına bile varmadan kendinizi sanki bir örümcek ağına dolanmış gibi hissedebilirsiniz. Siz bir yandan ağdan kurtulmaya çalışırken bir yandan bu görünmez baskı sizi daha da sıkıca sarar. Tabii ki bu ağa dolanıldığı gibi bu ağdan kurtulunması da gerekir. Ancak, stresin doğası gereği, bazen bu durum kaçınılmaz hale gelebilir ve insanlar, stresle baş etmenin yollarını keşfetmeye yönelir. William James’in dediği gibi “Hayat, stresin ve zorlukların bir kombinasyonudur. Bizim görevimiz, bu engelleri aşabilmektir.”. Başka bir deyişle, stresin hem zararlı hem de faydalı olabileceği düşünülse de, önemli olan onu nasıl yönettiğimizdir.
Stres, kronik (uzun süreli) olduğu durumlarda kas problemlerine, daha önceden solunum yolu hastalığı bulunan kişilerin sorunlarının kötüleşmesine, panik ataklara, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve hatta kalp krizine sebep olabilir. Örneğin, yapılan bir araştırmada; kronik stresin kalp krizi riskini %30 artırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca, psikolojik olarak da depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozuklukların ortaya çıkmasına neden olabilir. Amerikan Psikoloji Derneği’ne göre, stresin bu tür olumsuz etkileri, sadece bireyin sağlığını değil, genel yaşam kalitesini de ciddi şekilde etkileyebilir.
Psikolog Richard Lazarus’un bu konudaki “Stres, bir kişinin çevresindeki olaylara karşı verdiği tepkidir ve bu tepki, çevrenin tehditkar olup olmadığına göre şekillenir.” sözü, mantık çerçevesinde bakıldığında yerinde bir tespittir. Stresin doğasını ve etkilerini keşfetmek, bu olumsuz durumları yönetmenin ilk adımıdır. Kişiler, stresin kaynağını ve onu tetikleyen durumları veya zamanları bulduğunda uygun çözümleri bulmak kolaylaşır. Örneğin, çalıştığı yer kasvetli ve soğuk bir ortam olan bir kişi işini yaparken stresli ve gergin hissedebilir. Bu durumda yapılması gereken ilk iş sorunun kökü olan çalışma ortamının değiştirilmesi olur. Tabii ki bazı kişilerde istisnai olarak stres kaynağının araştırılmaya çalışılması onları daha da huzursuz ve stresli hissettirebilir, buna bağlı olarak bu sürekli düşünme hali, “düşünsel tuzaklar” oluşturabilir. Yine de stresin kaynağını bulmak, çözüm yolunun kolaylaşmasına; yaşadığı karmaşık duygulardan daha hızlı kurtulmasına yardımcı olur. Çözüme giden yolda, stresin doğru tanımlanması ve etkili başa çıkma yöntemlerinin geliştirilmesi en önemli adımlardan biridir.
Stresle başa çıkmanın en etkili olabilecek yollarından biri, düzenli egzersiz ve spor yapmaktır. Bu şekilde sadece fiziksel sağlığa değil, ruhsal sağlığa da iyi gelen endorfin hormonu salgılanmış olur. Örneğin, haftada üç gün yapılan 30 dakikalık yürüyüşlerin stres seviyesini %50 düşürdüğü gözlemlenmiştir. Ayrıca, meditasyon ve nefes egzersizleri de stres seviyesinin düşmesinde önemli bir rolü vardır ve stresin yönetilmesine katkı sağlar. Bilinçli farkındalık gibi teknikler de, kişinin zihninde yaşadığı karmaşık duygu birikimini yatıştırarak stresin olumsuz etkilerinden kurtulmasına yardımcı olabilir. Bu tarzda basit uygulamalar ileri seviyede stres yönetimi problemleri yaşayan insanlar için pek işlevli olmasa da, önlenebilecek durumdaki stres sorunlarını önlemek ve azaltmak için hem basit hem de işlevlidir.
Stres, kişinin kendi içinde fark edebileceği, kaynağını ve çözüm yolunu kendisinin keşfedebileceği bir duygudur. Keşfetmek, yalnızca dışsal faktörleri değil, aynı zamanda bireyin içsel tepkilerini anlamasını sağlar ve bu içsel farkındalık, stresle başa çıkma sürecini kolaylaştırır. Kendini tanıyan bir kişi, stresin etkilerini daha etkili bir şekilde yönetebilir ve psikolojik iyileşme sürecine girebilir. Bu süreç, bireyin hem ruhsal hem de fiziksel sağlığını iyileştirir.